Canlıların yaptıkları üretim, kendileri üzerinde birikmektedir. Bu biriken üretim, zaman içerisinde canlının genetik özelliklerinin dikte ettiği biçimde, büyüyüp gelişmesinde kullanılmaktadır. Canlıdaki üreme yeteneğine sahip hücreler gelişip olgunlaştıktan sonra, bölünüp çoğalarak, canlının büyümesini sağlarlar. Canlıdaki tüm hücreler ölmeden sürekli olarak üreyebilseydi, üretim geometrik dizi halinde çoğalacaktı. O zaman bu çoğalmayı da N=2t üstel (eksponensiyel) fonksiyonu ile ifade etmek mümkün olurdu (N=Bir hücrenin bölünerek, t yılda oluşturacağı hücre sayısı).
Ancak, doğada hiçbir canlıda bu şekilde bir çoğalma olmaz. Bir kere canlının tüm hücreleri, bölünüp çoğalma özelliğine sahip değildir. Canlı büyüdükçe, üreme özelliğine sahip hücrelerin sayısı oransal olarak çok azalır. Örneğin, bitkilerin yalnız kök, dal ve tepe uç tomurcukları ile kambiyum sürgen doku (meristem) hücreleri üreme özelliğindedir. Bu nedenle, bir canlının boyut, hacım ve ağırlığındaki büyüme, yaşa bağlı olarak, önceleri yavaş ve daha sonra hızlanarak artar. Belli bir yaştan sonra da büyüme, hızı gittikçe azalarak, artar. Böylece yaşa göre büyüme eğrisi, açık bir S eğrisi ve büyüme hızı da bir çan eğrisi görünümü kazanır. Bu durum canlıların, "büyüme" ve "olgunluk" çağlarında çok fazla, "yaşlılık" çağlarında ise, gittikçe azalan bir net üretim yaptıklarını gösterir.
Canlının, genetik özellikleri ve yaşına uygun üretim yapabilmesi için, sağlığının yerinde olması ve verimli bir ortamda bulunması gerekir. Sağlıklı olmayan veya organları zarar görmüş bir canlı ya ölür ya da yetersiz bir üretim yapar. Örneğin, kütle halinde üreyen yaprak zararlıları, ilkbaharda bir ağacın tüm yapraklarını yemiş olsa ağaç, normal üretiminin %10-30 kadarını kaybeder. Bu olay iki yıl üst üste tekrarlanırsa, %20-70 kadarını kaybeder. Bu olayın üst üste iki veya üç yıl tekrarlanması halinde, ağaçların %1,5-12'sinin kuruduğu görülmüştür. Yaşamını sürdürebilen ağaçlar, yaprak zararlılarından kurtulması sonrasında çok kuvvetli bir gelişme gösterirler. Bunun nedeninin, kuruyan ağaçlar yüzünden rekabetin azalması ve ölen böceklerin ve atıklarının toprakta gübre etkisi yapması olduğu düşünülmüştür. Kuruyan ağaçlar yüzünden, yine de birim alanda bir üretim kaybı olduğu görülmüştür.
Zararlı böceklerin, genellikle kurak ve sıcak yıllarda aşırı bir üreme göstermesi ve buna ek olarak, kurak ve sıcak havanının bitkiler için de olumsuz olması nedeniyle, üretim oldukça düşmektedir. Gövde ve köklerde görülen hastalıklar ile yanık zararları, besin maddelerinin taşınmasını engellediği için, bitkilerin üretimine olumsuz etki yapmaktadır. Bitkilerde oluşan küçük fiziksel yaralar zamanla kapandığından, bunların üretim üzerinde pek azaltıcı bir etkisi olmaz. Ancak mantar hastalıkları ve ağaç gövdelerinde oluşan büyük zararlar üretimi ve gövde kalitesini oldukça düşürebilir. Hava kirliliği de canlıların sağlığını bozabilmekte ve üretimini düşürebilmektedir. Örneğin sülfür dioksit gazı (SO2), bitkilerdeki üretimi %25-50'ye kadar düşürebilmektedir.
Canlıların yetersiz veya aşırı beslenmesi, yaşamını, gelişmesini ve üretimini önemli ölçüde etkilemektedir. Bitkilerin beslenebilmesi için, fotosentez yoluyla organik madde üretmesi gerekir. Fotosentez için ise, güneş enerjisinin (ışık ve sıcaklık), karbondioksit, su ve mineral besin maddelerinin yeterince alınmasına ihtiyaç vardır. Hayvanlar ve mikroorganizmaların beslenmesi ise, temelde bitkilerin organik madde üretimi sayesinde mümkün olmaktadır.
Canlıların yaşamaları ve üretim yapabilmeleri için, minimum ve maksimum düzeyler arasında besin maddeleri almalarına ihtiyaç vardır. Minimumdan daha az ve maksimumdan daha fazla olan besin maddeleri canlıların yaşamalarına imkân vermez. Minimum ve maksimum düzeylerdeki besin maddeleri, canlıların sadece yaşama tutunmalarına imkân sağlar. Besin maddelerinin miktarı, minimum noktadan itibaren arttıkça, bir optimum noktaya kadar üretim miktarı da artar. Optimum noktadan sonra, besin miktarları arttıkça üretim düşer ve nihayet maksimum noktadan sonra canlı zehirlenerek ölür ve böylece de üretim sıfırlanmış olur.
Canlıların ihtiyaç duyduğu besin maddeleri, tek bir maddeden ibaret olmayıp, çok sayıda maddelerden oluşmaktadır. Örneğin bitkilerin, ısı, ışık, karbondioksit ve sudan başka, 14 tane mikro elemente ve 12 tane de makro elemente ihtiyaçları vardır. Bitkilerin yaşayabilmesi için, bu etmenlerin hepsinin minimum ve maksimum değerler arasındaki miktarlarına gereksinim duyulur. Her etmenin minimum, optimum ve maksimum miktarları da bitkilerin genetik özelliklerine, yaşına ve bu etmenler arasındaki ilişki ve etkileşime ve hatta yaşam ortamı koşullarına göre değişmektedir. Canlıların üretim miktarları, söz konusu etmenlerden en minimum ve en maksimum miktardaki değerlere sahip etmenlere göre ayarlanmaktadır. Üretim miktarında, etmenler arasındaki oranlar da önemlidir.
- Ormancılıkta araştırma yöntemi / 28.03.2022
- Orman üretim araştırmaları / 21.03.2022
- Sosyo-ekonomik konumu iyileştirmek / 15.03.2022
- Ağaç soyunu iyileştirmek / 08.03.2022
- Ortamın verim gücünü arttırmak / 01.03.2022
- Meşcerede aralama kesimleri / 22.02.2022
- Ormanda üretim nasıl arttırılır? / 15.02.2022
- Meşcere kuruluşunu düzenlemek / 07.02.2022
- Meşcere kuruluşunu düzenlemek / 01.02.2022