Hollywood senaryolarıyla, Kapitalizmin ve Doların büyüsüyle, ekonomisinden ve para hâkimiyetinden beslenen ordusuyla bir dönem ABD bir rüyalar ülkesiydi.
Özgürlükler ülkesi olarak anılırdı, sizi girişte karşılayan Özgürlük Anıtı ise küresel bir sembol olarak önümüzdeydi.
Bugün bunların hepsinin bir serap olduğunu görüyoruz.
Özgürlükler ülkesi olarak bilinen ABD, bugün ırkçılığın, ayrımcılığın zirvesini yaşıyan bir ülke olarak görülüyor.
Kendi kuruluşlarının yaptığı akademik çalışmalarda ABD'nin bir iç savaşın eşiğinde olduğu bizzat ifade ediliyor.
Demokrasinin beşiği olarak anılan ABD'nin, bugün seçimleri şaibeli, tüm taraflar birbirini oy çalmakla suçluyor, ABD halkı bu konuda keskin bir çizgiyle ikiye bölünmüş durumda.
Bir diğer Amerikan rüyası ise, ABD, paranın bol, refah düzeyinin yüksek, istediğin her şeye rahatlıkla ulaşabileceğin bir ülke görüntüsündeydi.
Esasen ABD, kurulduğundan bugüne asla böyle bir ülke olmadı.
Milyonlarca insan sokaklarda, açlığın pençesinde sahipsiz kimsesiz yaşıyordu ama bu gerçeklerin üstü öylesine makyajlı bir örtüyle örtülmüştü ki, herkes bu makyajı görüyor, anlatan bu makyajı anlatıyordu.
Dünyada Milli Ekonomi Modeli'nin bir projesi olan Milli Paralarla Ticaret formülü 4 milyar nüfusa sahip BRICS devletleri tarafından uygulanmaya başlanınca doğal olarak ABD'nin en büyük makyajı olan Dolar eriyip gitti.
ABD'nin dev kuruluşlarının temsilcileri bile dediler ki, "ABD Doları rezerv para olma özelliğini kaybetti."
ABD için Dolar her şeydi; boyalı bir kağıt parçasıyla tüm dünyanın emek ve üretimini sömürebilmekti, krizlerini dışarıya ihraç edebilmekti, verdiği borçlarla tüm dünya ülkelerini haraca bağlamak, onlardan her türlü tavizi koparabilmekti.
İşte bu makyaj eriyip yok olunca, örtünün altında gizlenen gerçekler açığa çıkmaya başladı. Güncel bir örnek verelim.
Associated Press'in (AP) haberine göre, ABD'de açlıkla mücadele organizasyonlarının en başında gelen Gıda Bankası ve yaşanan olumsuz tablo ile ilgili dikkat çekici veriler şöyle:
"Gıda Bankası, bu yılın üçüncü çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 57 daha fazla yiyecek dağıttı."
"Salgın döneminde başvurular yüzde 60 arttı ve her 10 kişiden 4'ü ilk defa başvuran kesim oldu."
"2019'da toplam 35 milyon kişi Gıda Bankası'nın dağıtımlarından faydalanırken, bu yıl bu rakam 50 milyona çıktı."
"İşsizlik oranının yüzde 14,7'yi bulduğu ABD'de, her 6 yetişkinden biri ve her 4 çocuktan biri açlıkla karşı karşıya."
"Gıda güvensizliği özellikle siyahî ve Latin kökenli azınlıklarda, beyazlar ve Asya kökenlilere göre yaklaşık iki kat daha fazla görülüyor."
"Eyalet bazında da ekonomisi turizm gelirlerine bağlı olduğu için salgın sürecinde büyük darbe yiyen Nevada, Gıda Bankası kullanımında 2018'de 20. sırada bulunurken, bu yıl 5. sıraya yükseldi."
"Aynı şekilde Mississippi, Arkansas, Alabama ve Louisiana gibi eyaletlerde de her 5 kişiden biri gıda güvensizliği yaşıyor."
ABD'lilerin Gıda Bankası'na müracaat etmesi, onların açlığını gösteriyor.
Verilerin de gösterdiği gibi ABD'de açlığın pençesinde 50 milyon insan var.
Yine verilere dikkat ederseniz, açlık tablosu da ırkçılığı ve gelir adaletsizliğini gözler önüne seriyor. Siyahî ve Latin kekenli ABD'liler bizzat ABD vatandaşı olmasına rağmen birçok haklara beyazlar kadar ulaşamıyorlar.
İşte Amerikan rüyası bu. Aslında Amerikan rüyası değil Amerikan kâbusu.
Peki, konunun Türkiye ile alakası nedir diye sorabilirsiniz.
Hala ülkemizde sesi maalesef gür çıkan "ABD'siz olmaz" diyen, aklı esir, vicdanı esir büyük bir güruh var.
Ata'mızın "Aklı hür, vicdanı hür nesiller" vasiyetini, hedefini bir kenara bıraktık maalesef yine manda ve himaye mantığına döndük.
Bugün de Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi, "Manda ve himaye kabul edilmez" demeliyiz ve bu duruşun arkasında olmalıyız.
Güncel ifadesiyle, Prof. Dr. Haydar Baş gibi, BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş gibi, "Ne AB, ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" demeliyiz. Bu "tam bağımsızlık" duruşunun altını Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet teziyle doldurarak, devletimizi ve milletimizi dünyanın en güçlü devleti ve milleti yaparak.
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025