ABD’nin S-400 baskısı hukuki değildir

Rusya Devlet Savunma Sanayi şirketi Rostec'ten Haziran başında yapılan açıklamada S-400'lerin teslimatının 2 ay içinde başlayacağı ifade edilmişti. 

Türkiye ile Rusya arasında S-400'lerin satışına yönelik anlaşma 2017 yılı sonuna doğru imzalanmış ve daha önce teslimata Mart 2020'de başlanacağı açıklanmıştı. Görüldüğü gibi, Rusya S-400 teslimatına belirlenen tarihten erken başlıyor.

S-400 anlaşmasının Türkiye'ye maliyeti 2,5 milyar dolar…  Bu meblağ, ABD'nin daha az kabiliyetli patriot sistemlerinden çok daha uygun… 

Anlaşma kapsamında 2 adet S-400 sistemi ve 4 adet batarya alınacak.

S-400 sistemi, 2007'den bu yana Rusya'nın silah envanterinde bulunuyor. S-400, önemli siyasi, ekonomik ve askeri hedefleri "yüksek etkili koruma" için tasarlanan bir sistem olarak tanımlanıyor.

Dünyadaki en iyi hava savunma sistemlerinden biri olarak nitelendirilen sistem, savaş uçakları, radar tespit ve kontrol uçakları, keşif uçakları, stratejik ve taktik uçaklar, hayalet uçaklar, taktik, operasyonel-taktik balistik füzeler, orta menzilli balistik füzeler, hipersonik hedefler ve diğer gelişmiş hava saldırısı araçlarını imha etmek üzere tasarlandı.

S-400 taburu, en az bir mobil operasyon komuta merkezi, 8 fırlatıcı ve 32 füzeden oluşuyor. 

Kısa, orta ve uzun menzillerde füzeleri aynı anda kullanabilen S-400, 600 kilometre uzaklıktaki hedefi algılama özelliğine sahip ve saniyede 4,8 kilometre hızla füze gönderilebiliyor. Sistem, hedefe 10 saniyeden daha az sürede tepki veriyor. S-400, kullanılan füzelerin cinsine göre 40 kilometreden 400 kilometreye kadar tüm hedefleri vurabiliyor.

İşte bu tür mükemmel özelliklerinden dolayı ABD, Türkiye'nin S-400 sistemlerine sahip olmasını istemiyor. Fakat Türkiye'nin hava güvenlik sistemleri konusunda ilk müracaatı Rusya'ya olmamıştı. Önce ABD'nin patriot sistemleri talep edilmiş, ABD her zamanki oylama taktikleriyle Türkiye'nin patriot sistemlerine sahip olmasını istememişti.

Dört tarafı tehditlerle çevrili stratejik bir konuma sahip olan Türkiye'nin elbette ki bir hava güvenlik sistemine ihtiyacı vardı. 

Ki bu gerçeği birçok kez ABD'li üst düzey yetkililer de itiraf etmişler, defalarca "Türkiye'nin güvenlik endişelerini anlıyoruz" mesajları vermişlerdi.

ABD'den füze sistemleri alamayan Türkiye bu sefer Çin'in kapısını çalmış, tam anlaşma noktasındayken ABD'nin baskısı sebebiyle vazgeçilmişti. Rusya ile ilişkilerin düzelmesinden sonra Rusya'nın S-400 sistemlerine müracaat edilmiş ve başta da ifade edildiği gibi bu anlaşma sağlanmıştı. 

Dikkat çeken konu şu, Türkiye'nin Rusya ile S-400 görüşmeleri devam ederken ABD'nin bu konuda hiçbir tepki göstermemesiydi. Taa ki anlaşma imzalanıp teslimat netleşmeye başlayana kadar…

Anlaşma netleşince ABD her türlü yaptırım tehdidinde bulunmaya başladı ve her geçen gün tehdit dozajını artırdı. ABD'nin bu kapsamda yaptırım tehditleri; Türkiye'nin F-35 programından çıkartılması, Rusya'yla S-400 ilişkisini kuran kurumlarının CAATSA ekonomik yaptırım kapsamına alınması, gümrük vergilerinin artırılması, dolar kuruyla baskı kurma, bunun dışında her türlü askeri, siyasi, ekonomik tehditler olarak sıralanabilir.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu son yaptığı açıklamada, ABD'nin bu tür tehditlerine karşın Türkiye'nin asla geri adım atmayacağını şu sözlerle ifade etti: "Türkiye Cumhuriyeti özgür ve bağımsız bir devlettir. Türkiye Cumhuriyeti Amerika ya da herhangi bir ülkenin al dediği zaman bir ürünü alacak ya da alma dediği zaman almayacağı bir ülke değil artık. O yüzden hangi yaptırım kararı olursa olsun, Amerika'dan hangi açıklama gelirse gelsin, biz S-400'ü aldık ve artık S-400'ün Türkiye'ye ne zaman teslim edileceği konuşuluyor. Bununla ilgili de çalışmalar yapılıyor. Bizim bu süreçten, S-400 alımından vazgeçmemiz mümkün değil çünkü Türkiye'nin acil olarak hava savunma sistemine ihtiyacı var. NATO Türkiye hava sahasının sadece yüzde 30'unu koruyor. Biz kendi güvenliğimiz için kendi ihtiyacımızı karşılamak durumundayız. Keşke ABD'den alabilseydik. Trump ile Cumhurbaşkanımız konuşacak."

Konunun 28-29 Haziran'da Japonya'da yapılacak G-20 Zirvesi'nde Trump ile Erdoğan arasında gerçekleşecek ikili görüşmede ele alınacağı ifade ediliyor. Görüşmeden nasıl bir sonuç çıkar bilinmez ama Rusya Sanayi ve Ticaret Bakanı Denis Manturov, S-400'lerin ilk teslimatlarının kısa bir süre içerisinde başlayacağını söyledi.

Sonuç olarak şunu diyebiliriz ki; Türkiye bağımsız bir devlettir, bulunduğu konum sebebiyle Türkiye'nin acilen bir hava güvenlik sistemine ihtiyacı vardır, ne F-35 sözleşmesinde, ne de NATO sözleşmesinde Türkiye'nin S-400 sistemleri gibi bir sisteme sahip olmasını engelleyecek herhangi bir madde yoktur, Türkiye'nin bu adımı uluslar arası hukuka uygundur, bunu engellemek isteyenlerin yaptıkları hukuki değildir.

Şu gerçeğin de altını çizmemiz lazım; bu ve benzeri konularda daha sağlıklı adımlar atabilmemiz için ekonomimizi de bir an önce koruyacak, kırılganlığını ortadan kaldıracak bir ekonomik sisteme geçmemiz lazım. Bunun da bugün dünyadaki adı Prof. Dr. Haydar Baş'a ait olan Milli Ekonomi Modeli'dir, Milli Para'dır, Milli Paralarla Ticaret'tir.