Ankara'da Terör, PKK Koordinatörlüğü ve İran

Birbirinden ayrı gözükse de birlikte değerlendirilmesi gereken 3 konu var: Ankara'daki terör eylemi, ABD'nin İran yakınlarında yaptığı tatbikat ve Edip Başer'in görevinden alınması?PKK koordinatörlüğü müessesi bildiğiniz gibi ABD'nin bir talebiydi. ABD bu şekilde PKK meselesini masabaşı çalışmalarına indirgemiş ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ve de Emniyet güçlerinin eli kolu bağlanmıştı.Öyle ya, stratejik müttefik koordinatör atayarak olaya el atmıştı, başka formülleri uygulamaya ne gerek vardı? İşte bu mantıkla PKK'nın daha fazla palazlanması ve de siyasi bir sürece girmesi kolaylaştırılmak istendi.Bu koordinatörlüğün Türkiye cenahında emekli bir askerin seçilmesi de bu planın bir parçasıydı.Ama ne var ki, Başer Paşa 9 aylık aradan sonra oyunun farkına varmış ve koordinatörlük müessesinin Türkiye için hiçbir fayda teşkil etmediğini, TSK'nın ve emniyetin elini kolunu bağladığını ifade etmişti.İşin başındaki şahsın bu itiraflarına rağmen, hükümetin koordinatörlük müessesindeki ısrarına dikkatlerinizi çekerim.Koordinatörlüğün hiçbir problemi çözemeyeceğini daha ilk günlerde, konu ilk gündeme geldiği zaman BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş tarafından ifade edilmişti.Sayın Baş, "PKK koordinatörlüğünün amacı, PKK'yı demokratik zemine taşımaktır" demiş ve durumu şöyle açıklamıştı:"Adamın birisi silahını almış üzerinize geliyor, sizi yok etmek için. Siz masa başında 'anlaşalım' diyorsunuz. Bu kadar komik bir iş olamaz.  Bu işe kargalar bile güler"Koordinatörlüğün bu şekilde son bulması, Edip Paşa'nın da garip bir şekilde azledilişi, askerle hükümet arasında zaten var olan gerilimin daha da artması anlamını taşıyordu.İşte tam bu noktada Ankara'da bomba patladı ve terör eylemcileri bir bir ortaya çıkmaya başladı.İstedikleri tavizi masabaşında elde edemeyenler puslu hava oluşturarak hedeflerine ulaşmayı düşünmüşlerdi.Yanlış anlamayın sadece PKK'nın hedefinden bahsetmiyorum. PKK sadece bir maşadır, arkasındaki eli ve asıl hedefleri görmek lazım.Hatırlarsanız Büyükanıt Paşa geçtiğimiz aylarda Barzani için "Konuşana değil, konuşturana bak" uyarısı yapmıştı.Şimdi konunun İran'la alakasına yavaş yavaş gelelim.ABD'nin en büyük hedeflerinden birisi Türkiye-İran çatışmasıdır. Çünkü Ortadoğu coğrafyasında önünde iki büyük engel vardır: Türkiye ve İran. Eğer bu iki güç birbiriyle kapışırsa, ABD önündeki engelleri rahatlıkla kaldırabilecektir.ABD satranç oynar gibi bir bir hamleler yaparak Türkiye'yi ve İran'ı buna hazırlıyordu.Edip Paşa'nın görevinden alınması, bir anda planları altüst etti. Bazı planlar bozuldu. Çünkü Türkiye'nin Ortadoğu cehennemine çekilmesi için ABD'nin bir dediğini iki etmeyen siyasetin, askeri ikna etmesi gerekiyordu.İran'a direkt müdahale için Türkiye'nin ikna edilmesi mümkün değildi. Geçerli bir sebep gerekiyordu. Buradaki en büyük tuzak Kuzey Irak'tı. Kuzey Irak paravan olarak kullanılacak ve PKK bahanesiyle Türkiye bu coğrafyaya çekilecekti. Kendisi için hazırlanan tuzağa itilecekti.  Son zamanlarda PKK'nın ve Barzani'nin cüretkar açıklamalarla davetiyeler çıkarmasının nedenini şimdi anlıyor musunuz?Bu arada İran da yine PKK bahanesiyle Türkiye sınırına doğru çekiliyordu.Geriye sadece İncirlik'ten çıkan bir kıvılcım kalacaktı.Fakat Türk askerinin oyunun farkına varması, söyleyene değil de söyleteni işaret etmesi, tuzağı fark etmesi, diğer taraftan da Başer Paşa'nın bir anda görevden alınması oyunu bozdu.Şimdi de terörü azdırarak Türkiye'nin ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu tuzağa düşmesini kolaylaştırmak istiyorlar.İran'la kapıştırma konusunda "arkanızdayız" mesajı vermek için de İran yakınlarında askeri tatbikatlar yapıyorlar.Ama Allah muhafaza bu tuzağa düşersek, göreceksiniz ki arkamızda ne ABD kalacak, ne de başka bir güç. Komşumuzla baş başa kalacağız ve birbirimizi yiyip bitireceğiz. Onlarsa kadehlerini tokuşturarak, aynen Çanakkale'de olduğu gibi, insanların birbirini kırmasını büyük bir zevkle izleyecekler.Başbakan Erdoğan'ın son açıklamalarına gelirsek?Neymiş efendim, asker dilerse Kuzey Irak'a operasyon kararı alınabilirmiş. Neden dün değil de bugün? Neden bu kararı önce asker almak zorunda? Neticesi tuzak olan bir kararı askerin mi alması isteniyor? Mesuliyet, sorumluluk ve fatura askere mi yıkılmak isteniyor?Böylece stratejik ortak ümidini kestiği, deliğe süpürmesi kesinleştiği bir anda, siyaset yeniden güven tazelemiş olacak ve asker bu tuzağa çekilecek.Eee. Ne de olsa yeniden iktidar olmanın bir bedeli var ve bu ödenmeli.Milleti kurban ederek koltuk sahibi olanlar, her dönemde bu bedelleri ödemek zorundadırlar.İşte bu sebeple her zaman diyoruz ki, icazeti milletten isteyenlere ve milli projeleri olanlara destek verin.Herkes icazeti aldığına bunun bedelini öder.