Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk diyor ki:
"Beni olağanüstü bir kişi olarak yorumlamayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük, Türk olarak dünyaya gelmemdir."
Demek ki Atatürk'ü hedef alanların asıl savaş halinde oldukları husus, Türklüktür.
Oysa Türklük bir ırka mensubiyeti değil, kültür birliğini benliğinde barındırır.
Tarihte ilk kurulan devletin başı olan Kağan'ın ilk uygulaması neydi biliyor musunuz; Çin'den Horasan'a kadar geniş bir coğrafyayı kapsayan ilk Türk devletine alınanların tamamı, imanlı Türk olarak tarihe geçmiştir.
Bu devlette olmanın tek şartı, imanlı Türk olmaktır.
Kağan tarafından eğitilerek, imanlı Türk yapılan bu insanların tamamına, Türk milleti denmiştir.
O dönemde Ok'larında Türkçe konuşmasına karşın kağanın bu eğitiminden geçmeyi kabul etmedikleri için, Türk vatanına alınmamışlardır.
Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk'ün nüfus mübadelesinde yaptığı gibi.
Türkiye'ye sadece Müslüman olanları almıştır Türkçe konuşanları değil.
Şimdi bugün sizin, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diye slogan atan Teğmenlere karşı olan bu tavrınızın tarihi arka plan açısından okuması yapıldığında, çok farklı sonuçlar ve sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır.
Çok net ve berrak olan bir husus vardır ve o da şudur:
Atatürk; yok olmak üzere olan Türklük ve Müslümanlığı yeniden dirilten dâhidir.
Onun tek övünç kaynağım dediği Türklük, aslında Müslümanlıktır.
Dolayısıyla Atatürk'e karşı olmak, onu hedefe koymak, onun adını silmeye çalışmak vs. gibi emel ve faaliyetlerin hizmet ettiği yer, bu milleti ve Türklüğü yok etmek isteyenlerin nihai plan ve projeleridir.
Bir başka hedef alınan ve fakat örtülü savaş halinde olunan odak noktalardan birisi de, Anayasa'nın başlangıç bölümüdür.
Çoğu okuma gereği bile duymaz ama muhteşemdir ve Türklüğün adeta manifestosudur.
Bakınız ne diyor bu bölümde:
Bazı detay bölümleri keserek, aktarıyorum.
"Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O'nun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda;
Hiçbir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı;
TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur."
Burada çok net olarak belirtilen, Atatürk ilke ve inkılaplarına olan sadakat ve bağlılık hususunun kimilerini sürekli rahatsız etmeye devam ettiği çok açıktır.
Belli bir kesimin Atatürk'le olan kavgasını 100 yıllık bir meseleden ibaretmiş gibi görenler, bu konuya hiç kafa yormamış olanlardır.
Atatürk'ün mana ve ruh bakımından temsil ettiği yüksek ve yüce değerlere karşı savaşanların sonu, daima hazin olmuştur ve kıyamete kadarda öyle olacaktır.
Bir diğer korku yaratan ve kaldırılan Subaylık andına bir bakalım:
"Ant içeriz ki laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ordusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller, karşısında bizleri bulacak, kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacak ve şerefimizle öleceğiz."
Kalbinde zerre imanı ve vatan sevgisi olanın bu yeminden rahatsız olma imkan ve ihtimali yoktur nokta!
Son bir konumuz daha kaldı.
Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın İmam Hatiplilere yönelik konuşmasında, ısrarla bu okullardan övgü ile bahsetmesine ne gerek vardı.
Türkiye'de okullar arasında bir ayrımcılık yok ki.
Şimdi bu abartılı övgüler neden?
Bir yandan okullarını birincilikle bitiren ve Subaylığa ilk adımlarını atan geleceğimizin teminatı evlatlarımıza yönelik inceleme başlatılırken, diğer yandan bir okulun ve öğrencilerinin bu kadar öne çıkarılması ve onlardan övgü ile bahsedilmesinin arka planında ne var?
Ben ne var ne yok çok iyi biliyorum ama, denmesi ve yapılması gereken şey, asla gerilim ortamı oluşturmamak ve bütün okulları aynı seviyede sahiplenmektir.
Bu arada hatırlatmak isterim ki; 15 Temmuz FETÖ darbesini püskürten İmam Hatipler değil, Mustafa Kemal'in askerleriydi!
Yere göğe sığdırılamayan İmam Hatip Okulu öğrencileri üzerinde yapılan bir araştırmada bu öğrencilerin en çok sorguladıkları konuların ne olduğuna bir göz atalım:
Ensar Vakfı'nın kitaplaştırdığı çalışmaya göre, imam hatipliler arasında konuşulan 'temel inanç soruları'ndan bazıları şu şekilde:
Allah bizim cennete ve cehenneme gireceğimizi biliyor, neden bizi imtihan ediyor?
Öldükten sonra dirileceksek neden ölüyoruz?
Allah bizi seviyor da neden günah işlememize izin verip sonra bizi yakıyor?
Sonsuzluk kavramı akıl almaz bir şey, Allah'ın sonsuz olmasını algılayamıyorum.
Allah neden bir kuluna eziyet verirken diğerine rahatlık veriyor?
Kaderde ne zaman öleceğimiz belliyse neden sadaka ömrü uzatıyor? Kaderde cennete ve cehenneme gideceğimiz belliyse neden ibadet ediyoruz?
Biz putperestleri eleştiriyoruz ama biz de Kabe'nin etrafında dönüyoruz.
Evet, durum net bir şekilde ortada.
Peki, neden böyle bir durum ortada biliyor musunuz?
Atatürk'le savaşıldığı için!
Atatürk'le savaşana Allah asla galibiyet yaşatmaz!
- MOSSAD ve CIA Türkiye’yi karıştıracak! / 07.10.2024
- Haydar Baş 33 yıl önce uyarmıştı! / 03.10.2024
- Türkiye-ABD savaşı yaşanacak! / 01.10.2024
- Tasarruf tedbirleri ihanettir! / 30.09.2024
- 15 Temmuz’un babası Said-i Nursi’dir! / 24.09.2024
- Atatürk’e dönülmezse Allah belamızı verir! / 23.09.2024
- Hüda-Par kapatılmalı! / 19.09.2024
- Emekliler düşünmekten kanser oldu / 18.09.2024
- Atatürkçü olmayan orduya alınmamalı / 17.09.2024