Öyle bir siyasi iradeyle idare ediliyoruz ki, "biz soykırım yapmadık" deme cesareti bile yok. Tam tersine, AKP hükümetinin yetkililerinde Türk milletine sürülmek istenen kara lekeyi kendi elleriyle sürmek gibi bir gayret söz konusu?Papa'nın 1915 olaylarını 20. yüzyılın ilk soykırımı olarak açıklamasının ardından siyasilerimiz sanki bu itham, bu iftira ve de bunları söyleyen onlar için hiç önemli değilmiş gibi, "Bir kulağımızdan girdi, diğer kulağımızdan çıktı", "Söylenenleri ciddiye almıyoruz", "Bu kararlar bizim için yok hükmünde", "Goygoyculuk" tarzında ifadelerle milletin gazını almaya çalıştılar.Evet, bu seçim öncesi sadece gaz alma niteliğindeydi, çünkü hemen sonrasında yapılan açıklamalar bunların tam tersiydi. Başbakan Yardımcısı ve hükümet sözcüsü Bülent Arınç, "Bilerek, kasıtla ve isteyerek soykırım yapmadık" talihsiz açıklamasını yaptı.Başbakan Davutoğlu ise taziye mesajı yayınladı ve "ortak acılarımız" diye ifade ettiği olaylarla ilgili anma törenlerinin ülkemizde de yapılacağını ifade etti. Daha da önemlisi o günün şartlarında olmazsa olmaz olan tehcir ile ilgili de "Tehcir insanlık suçudur" dedi.Halbuki Çanakkale Savaşlarının da yoğun olarak yaşandığı o günlerde eli silah tutan herkes, 15 yaşındaki delikanlılar bile cepheye gönderilmişti, köyler, iller, ilçeler savunmasız kalmıştı ve sadece o bölgelerde kalan yaşlı, kadın ve çocuklar değil, Osmanlı'ya sadık kalan Ermeniler de Ermeni çetelerinin hedefindeydi.Tehcir kararı hem Ermeni vatandaşların da daha güvenli bir bölgeye nakledilmesi hem de masum Ermeni halkın arasına gizlenen, gece terörist olan gündüz normal vatandaş gibi davrananların ayırt edilmesi maksadıylaydı. Ve belgelerle de sabittir ki tehcir uluslar arası uzmanların da gözetiminde, dünya sağlık örgütlerinin de kontrolünde gerçekleştirilmişti.Durum buyken tüm belgeler Türkiye'yi haklı gösterirken, soykırım iddialarını kabul eden ülkeler ise hiçbir belge sunmadan tamamen siyasi bir yaklaşımla Türk milletine ithamda bulunurken AKP hükümetinin yetkililerinin Türk milletini suçlu gösteren bu açıklamaları gerçekten manidardır.Üstelik 7 Haziran seçimleri için iktidarıyla, muhalefetiyle Meclis içindeki partilerin 1915 olaylarını soykırım olarak ifade eden, yaptıkları yorumlarda ve yazdıkları yazılarda bunu vurgulayan adayları listelerine almaları da oldukça düşündürücüdür.Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş dünkü yazısında siyasilerimize şu altı önemle çizilmesi gereken soruları soruyor:"Siz hükümet yetkilileri, kimin adına ve kimin izniyle Ermenilere soykırım yaptığımızı kabule uğraşıyorsunuz? Çanakkale Zaferi'nin 100. yıldönümünü savaştıklarımızla anmaya uğraşacağınıza, Kurtuluş Savaşı sürecinde silahsız, yalın ayak ve aç bir halde bu vatan için savaşırken can verenlerin hesabını sorun. Neden Hıristiyan Batı'nın çıkarları sizleri şehitlerimizden daha fazla ilgilendiriyor? Yoksa Güneydoğu'nun bizden ayrılması konusunda anlaşmayı tamamladınız da, sıra Ermenilere yer ayırmaya mı geldi?"İngiliz tarihçi Alfred Mango, Ermeni iddialarının tamamen siyasi olduğunu, tarihi gerçekleri yansıtmadığını ifade etmesine rağmen;ABD'li tarih profesörü Justin McCarthy, "Türkler değil, Ermeniler soykırım yaptı" demesine rağmen;Fransız tarihçi Gauin, birçok defa müracaat etmelerine rağmen Ermeni arşivlerini bir türlü göremediklerini ifade etmesine rağmen;Atatürk Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Erol Kürkçüoğlu, "Ermeniler 1906-1920 yılları arasında 519 bin Türk'ü katlettiler" diyerek bunlarla alakalı belgeleri ortaya koymasına rağmen;Erciyes Üniversitesi akademisyenlerinden Doç. Dr. Cevdet Kırpık, açıkladığı belgelerle beraber Ermenilerin Türk, Kürt, Laz ve Çerkez kıyafetleri giyerek Ermeni köylerini bastığını ve Ermenileri öldürdüğünü ispatlamasına rağmen?Ermeni diasporasının ve de onların arkasındaki küresel iradelerin yalan yanlış, iftira dolu tezleri karşısında aciz bir politika izlemek, hatta onların iftiralarına çanak tutmak aziz Türk milletine karşı yapılan büyük bir ihanet değil midir?En haklı davamızda bile bir savunma ortaya koyamayan, bırakın savunmayı karşı safa geçerek onların ağzıyla konuşan siyasi iradelere aziz Türk milleti 7 Haziran seçimlerinde gereken cevabı vermelidir.Yoksa yapmadığımız bir suçun bedeli hem tazminat, hem de vatan olarak bize çok kötü ödettirilecek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Lozan’a hezimet diyenler, Sevr’i arzulayanlardır / 25.07.2025
- CHP, komisyona katılmalı mı? / 24.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- CHP, komisyona katılmalı mı? / 24.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025