28 Nisan'ın arefesi... Kuvay-ı Milliye'nin İstanbul toplantısı... Milleti haberdar etmek için duvarlara afişler asılmış. İstanbul baştanbaşa süslenmiş. Ana caddeler bez afişlerle donatılmış... Bir heyecan bir özlem var bu işte. Sanki bir bayrama hazırlık var.
Duyduğuma göre duvarlara afişler asılırken bir Kuvay-ı Milliye gönüllü dostu daha önceden yapıştırılmış olan ve işçi mitingine çağıran afişlerin üzerine hiçbir afiş yapıştırmamaya ve hatta kenarları düşenleri bile yapıştırmaya çalışmış.
Bu tablo bana Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın, yerlerde sürünen "karşılıklı saygı" anlayışını da nasıl ayağa kaldırdığını nasıl berrak bir anlayış aşıladığını gösterdi.
Bakınız kendi afişini, kendi hakkını, kendi ilanını başkasının özgür ifadesini yırtmadan, örtmeden, sataşmadan ortaya koyan anlayış huzur veren, güven veren emin adımlardır. Herkes böyle davransa polisimizin de işi kolaylaşır, insanımızında.
Yine duyduğuma göre anons arabalarına "Aman mahalle aralarından, dar sokaklardan geçerken sesi açmayın" ifadeleri, tembihleri Kuvay-ı Milliye güneşinin gönülleri saygı ile aydınlatacağının ışıklarını gösteriyor. Tebrik ediyorum.
* * *
28 Nisan günü eğer gökyüzünden seyretmek imkânımız olsaydı, Bağcılar Olimpik Spor Salonuna dört bir yandan süzüle süzüle akan otobüsleri, minibüsleri, özel araçları görürdük.
Salona vardığımızda önce bir bayramın sükunetini yaşadık. Mükemmel bir süsleme. Dekor, sahne 7'den 70'e herkes için süslenmiş. Program başladığında sükunetin, seher rüzgarlarının ardından neşe, eğlence ve coşku geldi.
Kıymetli kardeşim Hasan Fatih Çakır İstanbul'un dağında taşında vasıtasıyla anons arabaları vasıtasıyla "bayrak", "bayrak" diye bülbüller gibi ötmüştü, sahnede bülbülün feryadını sevdaya koşan gönüller yanık yanık dinlediler.
Genel Başkan Ali Gedik beyin kısa, öz kelimelerle durumumuzu özetleyen konuşması ardından II. Kuvay-ı Milliye'nin mimarı, saygıya, vatan hasretine, birliğe, kardeşliğe, kudrete, hamleye, kalkınmaya çağıran hitabesi ile akılları, fikirleri uyandırdı. Gönül kuşları hasret çektikleri, bekledikleri "kurtuluş reçetelerini" Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in sedasından can kulağıyla duydular.
Programda türküler, şiirler, halaylar, alkışlar, bayrak dalgalanmaları, çocukların tebessümleri her biri bir çiçek nezaketinde, neşesinde salonu süslemişlerdi.
Toplantıdan ayrılırken yanıma biri yaklaştı. Tanıyordum o civanı. Öyle oturup nutuk atacak kadar durumu elverişli değildi. Kendi şiirinde bu durumuna "sakat" diyor.
İnsan, fikri sakat, ahlakı, sevdası, sözü sakatları görünce "bu civan kardeşim mi sakat?" diyor.
Ben fazla bir şey yazmayayım. Yanıma gelip kulağıma "Ben hocama bir şiir yazdım acaba ulaştırabilir misin?" dedi.
Ben bu mesuliyetin altına girebilir miyim bilmiyorum ama gazeteye yollarım dedim.
Duyduğuma göre duvarlara afişler asılırken bir Kuvay-ı Milliye gönüllü dostu daha önceden yapıştırılmış olan ve işçi mitingine çağıran afişlerin üzerine hiçbir afiş yapıştırmamaya ve hatta kenarları düşenleri bile yapıştırmaya çalışmış.
Bu tablo bana Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın, yerlerde sürünen "karşılıklı saygı" anlayışını da nasıl ayağa kaldırdığını nasıl berrak bir anlayış aşıladığını gösterdi.
Bakınız kendi afişini, kendi hakkını, kendi ilanını başkasının özgür ifadesini yırtmadan, örtmeden, sataşmadan ortaya koyan anlayış huzur veren, güven veren emin adımlardır. Herkes böyle davransa polisimizin de işi kolaylaşır, insanımızında.
Yine duyduğuma göre anons arabalarına "Aman mahalle aralarından, dar sokaklardan geçerken sesi açmayın" ifadeleri, tembihleri Kuvay-ı Milliye güneşinin gönülleri saygı ile aydınlatacağının ışıklarını gösteriyor. Tebrik ediyorum.
* * *
28 Nisan günü eğer gökyüzünden seyretmek imkânımız olsaydı, Bağcılar Olimpik Spor Salonuna dört bir yandan süzüle süzüle akan otobüsleri, minibüsleri, özel araçları görürdük.
Salona vardığımızda önce bir bayramın sükunetini yaşadık. Mükemmel bir süsleme. Dekor, sahne 7'den 70'e herkes için süslenmiş. Program başladığında sükunetin, seher rüzgarlarının ardından neşe, eğlence ve coşku geldi.
Kıymetli kardeşim Hasan Fatih Çakır İstanbul'un dağında taşında vasıtasıyla anons arabaları vasıtasıyla "bayrak", "bayrak" diye bülbüller gibi ötmüştü, sahnede bülbülün feryadını sevdaya koşan gönüller yanık yanık dinlediler.
Genel Başkan Ali Gedik beyin kısa, öz kelimelerle durumumuzu özetleyen konuşması ardından II. Kuvay-ı Milliye'nin mimarı, saygıya, vatan hasretine, birliğe, kardeşliğe, kudrete, hamleye, kalkınmaya çağıran hitabesi ile akılları, fikirleri uyandırdı. Gönül kuşları hasret çektikleri, bekledikleri "kurtuluş reçetelerini" Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in sedasından can kulağıyla duydular.
Programda türküler, şiirler, halaylar, alkışlar, bayrak dalgalanmaları, çocukların tebessümleri her biri bir çiçek nezaketinde, neşesinde salonu süslemişlerdi.
Toplantıdan ayrılırken yanıma biri yaklaştı. Tanıyordum o civanı. Öyle oturup nutuk atacak kadar durumu elverişli değildi. Kendi şiirinde bu durumuna "sakat" diyor.
İnsan, fikri sakat, ahlakı, sevdası, sözü sakatları görünce "bu civan kardeşim mi sakat?" diyor.
Ben fazla bir şey yazmayayım. Yanıma gelip kulağıma "Ben hocama bir şiir yazdım acaba ulaştırabilir misin?" dedi.
Ben bu mesuliyetin altına girebilir miyim bilmiyorum ama gazeteye yollarım dedim.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021