Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde gerçekleşen terör eyleminin gerçekleri, her ne kadar siyasi irade ve taşeron medya-basın tarafından gizlenmeye çalışılsa da, bir bir ortaya çıkıyor.
Başbakan Erdoğan saldırının hemen akabinde yaptığı basın açıklamasında şaşkınlığını gizleyemezken, diğer yetkililer ve medya köşelerini işgal eden taşeronlar sağlı sollu Esad yönetimine suçu atmaya çalıştılar. Suçluyu hemen tespit edebilecek kadar kabiliyeti olanlar, bomba patlamadan bu kabiliyetlerini niye kullanmadı merak konusu…
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş gazetemizde yayınlanan makalesinde, “Faciada müthiş bir güvenlik zafiyeti söz konusudur. Bomba yüklü iki aracın Reyhanlı Belediye binasına ve PTT’nin önüne kadar hiçbir müdahale görmeden nasıl geldiğini sormak zorundayız” tespitini yapmaktadır.
Son basına yansıyan haberlerden öğrendik ki, bu iki minibüsün Ankara’da da görüntüleri çıkmış. Yani zafiyet sadece Hatay ve civarında değil, Türkiye’nin Başkenti’nde dahi var. Adama sormazlar mı, bu kadar zafiyetin yaşandığı bir atmosferde, suçluyu hemen nasıl tespit edebiliyorsunuz?
Yoksa “uçan kuştan nem kapma” misali, bu bölgede her ne yaşanıyorsa yaşansın Esad suçlanacak diye bir önyargı mı var? Esad’ı sürekli suçlamak için bahane mi aranıyor?
Ama bu tür mesnedi olmayan suçlamalar artık tutmuyor. Özellikle son zamanlarda yaşanan hadiselerde Batı basını bile Esad’ı suçlamıyor.
Dün Sayın Baş’ın yazısında da ifade ettiği gibi;
Hatay’daki terör eylemiyle alakalı olarak, İngiliz BBC kanalı, “Saldırıyı El Kaide bağlantılı El Nusra cephesi üstlendi”; İngiliz ITV kanalı, “Türk hükümetinin desteklediği muhalifler Türkiye’yi kana buladı: 116 ölü”; The Telegraph, “Türk hükümeti şaka gibi açıklamalar yaparak hedef şaşırtmak istiyor, 140’dan fazla ölü”; The Sun Gazetesi, “hükümet yıpranmamak için saldırıyı haber yapmayı yasakladı” ve en ilginci de Fransız Le Monde gazetesi, “Bir Türk atasözü der ki, ‘Besle kargayı oysun gözünü.’ Türkiye’nin desteklediği aşırı dinci Suriyeli muhalifler Türkiye’yi kana buladı, 120’den fazla ölü…” şeklinde değerlendirdi.
Suçlanan kim? Türkiye…
Sen istediğin kadar Suriye’yi suçla, adamlar seni ve senin politikalarını suçluyor.
Her zaman uluslar arası toplum deyip duruyordunuz, işte size göre uluslararası toplumun gazetelerinin yorumları…
Rusya’da konuyla ilgili yapılan açıklama önemliydi.
Duma Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Aleksey Puşkov, saldırıların Rusya ve ABD Dışişleri Bakanları tarafından geçen hafta içinde açıklanan, Suriye iktidarı ve muhalefetinin katılımıyla yapılacak uluslararası konferansı engellemek amacıyla yapılmış olabileceğini ifade etti.
Puşkov, “Her olayda olduğu gibi Türkiye’deki saldırılarda da yine Suriye’yi suçluyorlar. Bazı kesimler barışçıl konferansı engellemek ve silahlı müdahalenin önünü açmak istiyor” ifadelerini kullandı.
Bu açıklamadan daha önce Prof. Dr. Haydar Baş da aynı hususa dikkat çekmişti:
“Rusya, ABD’yi ve İngiltere’yi Suriye’nin geleceği ile ilgili olarak bir konferansa ikna etmiştir… İşgal harekâtı boyunca Suriye’nin yanında yer alan Rusya’nın başını çektiği ve Suriye’nin lehine olan bu konferansta, İsrail devre dışıdır ve Hatay Reyhanlı’daki elim hadise Suriye’nin geleceğine karar verilecek konferansın netleşmesinin ardından gerçekleşmiştir.”
Amaç belli, Türkiye ile Suriye’yi, “Türkiye’yi parçalamak için” savaştırmak… Perde arkasındaki failler, Türkiye ve Suriye üzerinde farklı emelleri olanlar…
Fazla söze ne hacet…
Başbakan Erdoğan saldırının hemen akabinde yaptığı basın açıklamasında şaşkınlığını gizleyemezken, diğer yetkililer ve medya köşelerini işgal eden taşeronlar sağlı sollu Esad yönetimine suçu atmaya çalıştılar. Suçluyu hemen tespit edebilecek kadar kabiliyeti olanlar, bomba patlamadan bu kabiliyetlerini niye kullanmadı merak konusu…
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş gazetemizde yayınlanan makalesinde, “Faciada müthiş bir güvenlik zafiyeti söz konusudur. Bomba yüklü iki aracın Reyhanlı Belediye binasına ve PTT’nin önüne kadar hiçbir müdahale görmeden nasıl geldiğini sormak zorundayız” tespitini yapmaktadır.
Son basına yansıyan haberlerden öğrendik ki, bu iki minibüsün Ankara’da da görüntüleri çıkmış. Yani zafiyet sadece Hatay ve civarında değil, Türkiye’nin Başkenti’nde dahi var. Adama sormazlar mı, bu kadar zafiyetin yaşandığı bir atmosferde, suçluyu hemen nasıl tespit edebiliyorsunuz?
Yoksa “uçan kuştan nem kapma” misali, bu bölgede her ne yaşanıyorsa yaşansın Esad suçlanacak diye bir önyargı mı var? Esad’ı sürekli suçlamak için bahane mi aranıyor?
Ama bu tür mesnedi olmayan suçlamalar artık tutmuyor. Özellikle son zamanlarda yaşanan hadiselerde Batı basını bile Esad’ı suçlamıyor.
Dün Sayın Baş’ın yazısında da ifade ettiği gibi;
Hatay’daki terör eylemiyle alakalı olarak, İngiliz BBC kanalı, “Saldırıyı El Kaide bağlantılı El Nusra cephesi üstlendi”; İngiliz ITV kanalı, “Türk hükümetinin desteklediği muhalifler Türkiye’yi kana buladı: 116 ölü”; The Telegraph, “Türk hükümeti şaka gibi açıklamalar yaparak hedef şaşırtmak istiyor, 140’dan fazla ölü”; The Sun Gazetesi, “hükümet yıpranmamak için saldırıyı haber yapmayı yasakladı” ve en ilginci de Fransız Le Monde gazetesi, “Bir Türk atasözü der ki, ‘Besle kargayı oysun gözünü.’ Türkiye’nin desteklediği aşırı dinci Suriyeli muhalifler Türkiye’yi kana buladı, 120’den fazla ölü…” şeklinde değerlendirdi.
Suçlanan kim? Türkiye…
Sen istediğin kadar Suriye’yi suçla, adamlar seni ve senin politikalarını suçluyor.
Her zaman uluslar arası toplum deyip duruyordunuz, işte size göre uluslararası toplumun gazetelerinin yorumları…
Rusya’da konuyla ilgili yapılan açıklama önemliydi.
Duma Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Aleksey Puşkov, saldırıların Rusya ve ABD Dışişleri Bakanları tarafından geçen hafta içinde açıklanan, Suriye iktidarı ve muhalefetinin katılımıyla yapılacak uluslararası konferansı engellemek amacıyla yapılmış olabileceğini ifade etti.
Puşkov, “Her olayda olduğu gibi Türkiye’deki saldırılarda da yine Suriye’yi suçluyorlar. Bazı kesimler barışçıl konferansı engellemek ve silahlı müdahalenin önünü açmak istiyor” ifadelerini kullandı.
Bu açıklamadan daha önce Prof. Dr. Haydar Baş da aynı hususa dikkat çekmişti:
“Rusya, ABD’yi ve İngiltere’yi Suriye’nin geleceği ile ilgili olarak bir konferansa ikna etmiştir… İşgal harekâtı boyunca Suriye’nin yanında yer alan Rusya’nın başını çektiği ve Suriye’nin lehine olan bu konferansta, İsrail devre dışıdır ve Hatay Reyhanlı’daki elim hadise Suriye’nin geleceğine karar verilecek konferansın netleşmesinin ardından gerçekleşmiştir.”
Amaç belli, Türkiye ile Suriye’yi, “Türkiye’yi parçalamak için” savaştırmak… Perde arkasındaki failler, Türkiye ve Suriye üzerinde farklı emelleri olanlar…
Fazla söze ne hacet…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025