Ülkemize çözümü olmayan siyaset anlayışı ne kadar zarar veriyorsa, bu siyaset anlayışının tüm yanlışlarını alkışlayan, yanlışlarını doğru gösteren, yanlışları eleştirenleri körü körüne hedef alan gazetecilik anlayışı da en az o kadar zarar veriyor.
20 Aralık tarihinde dolar 18.36 liradan bir anda 10.27 liraya kadar düşmüş, herkes bunun nasıl olduğunu merak ediyor, yetkililerden tatmin edici bir açıklama gelmediği gibi Maliye Bakanı canlı yayında "Biz müdahale ettik mi?" diye soruyor, üstelik "Bu büyük bir milattır" diyor; bazı gazeteciler bunu araştıracaklarına, matematiksel hesaplamalarla açıklama yapanları hedef alıyor.
Yeni Akit gazetesinden Ali İhsan Karahasanaoğlu, geçtiğimiz gün bir yazı kaleme aldı ve yazısında Türkiye'de 21 yıldır siyaset yapan Bağımsız Türkiye Partisi'nin ismini geçirmeden, "Haydar Baş'ın partisi" ifadesini kullanarak ve ardından da kendi seviyesini düşürerek cümleler sarf etti.
Öncelikle Türkiye ve dünya siyasetine Milli Ekonomi Modeli'yle, Sosyal Devlet-Milli Devlet teziyle, Hoş Geldin Atatürk eseri ve Atatürk Vatandır teziyle, Ehl-i Beyt Külliyatı ve Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt teziyle çok şeyler katan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i dün de hazmedemiyorlardı, görüyoruz ki vefat etmesine rağmen bugün de hâlâ hazmedemiyorlar.
Üstelik 1.5 yıldan fazladır BTP'nin Genel Başkanı Av. Hüseyin Baş... Herhalde ismini söylersem reklamı olur diye isminden bahsetmiyor.
Bizler böyle yazarların asıl dertlerinin "40 milyar dolar" meselesi olmadığını, Prof. Dr. Baş'ın, yukarıda bahsettiğimiz eserlerinde ortaya koyduğu milli duruş ve BTP'nin bu temel üzerine kurulu olması olduğunu gayet iyi biliyoruz.
Bunlar Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ü hazmedemediler ki, O'nun çizgisinde yürüyen Prof. Dr. Baş'ı ve Hüseyin Baş'ı hazmedebilsinler.
Bu hazımsızlıklar da gösteriyor ki, BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, Atatürk'ün ve Prof. Dr. Baş'ın çizgisinde emin adımlarla yürümeye devam ediyor.
Atalarımız ne demiş: "Hakk'ı bulmak istiyorsan, batılın attığı oku takip et."
Gelelim 40 milyar dolar meselesine...
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın "40 milyar dolar" açıklaması Karahasanoğlu'nun iddia ettiği gibi bir palavra değil, bir matematiğin sonucudur.
Sayın yazar için bu matematiğin bir önemi olmadığını, anlatsak da anlayamayacağını gayet iyi biliyoruz ama merak eden varsa diye biraz açalım.
Merkez Bankası hızla yükselen dolar kurunu dizginleyebilmek için 2021'in Aralık ayında 5 kez dolar satım yönünde piyasaya müdahalede bulundu. Ve bunların dört tanesinin büyüklüğünü de resmi olarak bizzat açıkladı.
Buna göre; 1 Aralık'ta 844 milyon dolar;
3 Aralık'ta 504 milyon dolar;
10 Aralık'ta 687 milyon dolar;
13 Aralık'ta da 3 milyar 120 milyon dolar müdahale edildi.
17 Aralık'ta gerçekleşen müdahalenin miktarını MB daha açıklamadı ama en az 2 milyar dolarlık bir müdahale olduğu ifade ediliyor.
Bu da toplamda 7 milyar 155 milyon dolarlık bir müdahale ediyor.
1 Aralık'ta dolar kuru 13.20 TL seviyesindeydi, bütün bu müdahalelere rağmen 20 Aralık'ta 18.36 liraya kadar yükseldi.
Demek ki 20 Aralık'taki müdahale öyle ifade edildiği gibi vatandaşların para buzdurması, 1-2 milyar dolarlık hatta 7-10 milyar dolarlık bir müdahale değil. Çünkü MB 7 milyar dolarlık müdahale yapmasına rağmen dolar 13 liradan 18.36 liraya çıktı.
İşte Sayın Karahasanoğlu matematik onu gerektirir ki, bu müdahalenin büyüklüğü BTP Lideri Hüseyin Baş'ın ifade ettiği gibi en az 40 milyar dolar...
Üstelik Sayın Baş, açıklamalarında açık kapı da bırakıyor ve diyor ki: "Eğer böyle değilse, yetkililer bunun nasıl olduğunu açıklasın."
Peki, yetkililerden herhangi bir tatmin edici açıklama geldi mi? Elbette ki hayır...
Sayın Karahasanoğlu sizin gibi gazetecilere düşen vazife, bu konu hakkında matematiksel bir yöntem kullanarak açıklama yapanları, seviye düşürerek eleştirmek değil, Hükümet yetkililerine, "Bu doları nasıl düşürdünüz?" diye sormak ve kamuoyunu aydınlatmaktır.
Karahasanoğlu, 40 milyar dolar bozdurulmasıyla alakalı olarak "Eğer böyle biri varsa onun elini öpmek lazım" diyor. Esasen bu kişi ya da kişileri tanıdığının bir ilanı değil midir?
Kim tanımadığı bir kişinin elini öpmekte bu kadar istekli olabilir ki?
Ekonomimizin "la yüs'el (sorgulanamaz)" değil, şeffaf olması; gazetecilerimizin de siyaset adına değil, millet adına yüklendikleri vazifeleri hakkıyla ifa etmeleri dileğiyle...
Murat Çabas / diğer yazıları
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024