Müslüman olmak için Kelime-i Tevhid getirmek, Cenab-ı Hakk'a ibadet etmek, emirlerine uyup, nehyettiklerinden uzak durmak gerekmektedir. Mü'min olmak için de imanın kalbe inmesi, yapılan ibadetlerin Allah rızası için, samimi bir niyetle yapılması gerekmektedir.
İmam Muhammed Bakır'ın (a.s.) ifade ettiği gibi, her Mü'min Müslüman'dır ama her Müslüman Mü'min değildir.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, bir yazısında bu konuyu detaylı bir şekilde ele almıştı. İmam Bakır'ın buna verdiği misal Kabe-Mescid-i Haram arasındaki ilişkidir. Kabe'nin içinde olan Mescid-i Haram'ın da içindedir ama her Mescid-i Haram'da bulunan Kabe'nin içinde değildir.
Müslüman olmanın gerekleri yapılmadan Müslüman, Mü'min olmanın gerekleri yapılmadan Mü'min olunmaz. İman ibadetle ispatlanır.
Allah'ı sevmek de bir iddiadır, bunun ispatı da O'nun sevdiği seçtiği, bütün alemleri yüzü suyu hürmetine yarattığı Fahr-i Kainat efendimizi, Hz. Muhammed Mustafa'sını (s.a.v.) sevmek, O'na itaat etmek, O'nun verdiklerini almak, yasakladıklarından da uzak durmaktır.
Nitekim Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'inde şöyle buyurmaktadır:
"(Ey Muhammed onlara) de ki: "Allah'ı seviyorsanız, Bana tabi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın..." (Al-i İmran / 31)
"(Ve yine) de ki: "Allah'a ve Resul'e itaat edin; eğer yüz çevirirlerse, şüphesiz Allah kafirleri sevmez." (Al-i İmran / 32)
"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygambere ve sizden olan emir sahiplerine de itaat edin..." (Nisa / 59)
"Her kim o Peygambere itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur." (Nisa / 80)
"Oysa aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Peygamberine davet olunan Mü'minlerin sözü ise, "işittik ve itaat ettik" demeleridir..." (Nur / 51)
"Kim, Allah'a ve Peygamberine itaat eder ve O'ndan korkar, sakınırsa, işte kurtuluşa erenler de bunlardır." (Nur / 52)
"(Ey Müslümanlar!) Namazı dosdoğru kılın; zekatı verin ve Peygambere itaat edin ki rahmet olunasınız." (Nur / 56)
"...Peygamber size neyi verirse, onu alın; neden sizi nehyederse, ondan da sakının..." (Haşr / 7)
Prof. Dr. Baş, "Peygambersiz hayat olmaz" makalesinde şu gerçeği ifade etmektedir:
"Sünnet Kur'an'ın kendisidir. Cenab-ı Hak, ayet-i kerimeleri mücerret olarak beyan etmekte; müşahhas hale Sevgili Peygamberimiz getirmektedir."
Ashab-ı Kiram, "Ya Resulüllah, namazı nasıl kılalım?" diye sorduklarında; Hz. Peygamber, "Benden gördüğünüz şekilde" diye cevap vermiştir.
Kur'an'da, namazı, orucu, zekatı bulursunuz ama nasıl kılınacağını, nasıl tutulacağını, nasıl verileceğini Hz. Peygamber'in yaşamasıyla, uygulamasıyla öğrenebilirsiniz.
Peki, ya Hz. Peygamber'in vefatından sonra?
Cenab-ı Hak, eğer müşahhas örneksiz bir din göndermiş olsaydı bir tane peygamber gönderirdi, tüm insanlara ona itaat edilmesini şart koşardı. Hz. Adem'den Hz. Peygamber'e kadar 124 bin peygamber geldi. Peygamber gönderilmeyen bir kavim ve bir dönem olmadıysa, Allah dini hüccetsiz, canlı örneksiz bırakmadıysa, peki, Hz. Peygamber'den sonraki hayat nasıl izah edilebiliyor?
Hz. Peygamber'den sonra peygamber gelmemesi, insanların müşahhas örneğe ihtiyacı olmadıklarından değil, Hz. Peygamber'in büyüklüğünden, Cenab-ı Hakk'ın O'na olan aşkındandır. Cenab-ı Hak, bir kutsi hadiste "Sen olmasaydın Ben bu alemleri yaratmazdım" buyurmaktadır.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın sık sık ifade ettiği gibi, Veda Haccı dönüşü, Gadir-i Hum mevkiinde Maide suresi 67. ayet nazil olmuş ve Hz. Peygamber, tüm ashabını burada toplayarak İmam Ali ve diğer Ehl-i Beyt imamlarının velayetini, imametini, hilafetini ilan etmiştir. Yani nübüvvet yolu son bulmuş, onun devamı olan, başı İmam Ali olan velayet yolu başlamıştır.
Nasıl Allah'ı sevmenin ispatı, Hz. Peygamber'e itaat etmekse, Hz. Peygamber'i sevmenin O'na itaat etmenin ispatı da İmam Ali'yi ve Ehl-i Beyt'i, bu soydan gelen ve de isimleri bizzat Allah Resulü tarafından künyeleriyle birlikte ilan edilen 12 imamı sevmek Onlara itaat etmektir. Kur'an'da ifade edilen "Ulü'l-Emr", yani "emir sahipleri" bunlardır.
Dikkat ederseniz Cenab-ı Hak Meveddet ayeti olarak bilinen Şura suresi 23. ayette şöyle buyurmaktadır: "De ki (Muhammedim): "Ben, peygamberliğimi tebliğime karşılık sizden, Ehl-i Beyt'imi sevmenizden başka hiçbir ücret istemiyorum."
Düşünebiliyor musunuz? Hz. Peygamber 23 yıl peygamber olarak mücadele veriyor, büyük sıkıntılar yaşıyor, Bedir, Uhud, Hendek gibi birçok savaşlar geçiriyor, tüm insanlığı son din İslam ve son kitap Kur'an'la buluşturuyor ve bizzat Cenab- Hakk'ın emriyle ümmetinden bunun karşılığı olarak tek isteği var: Ehl-i Beyt'i sevmek? Daha ötesi var mı?
Şimdi söyler misiniz, Ehl-i Beyt'i devre dışı bırakmak isteyenler, İmam Ali, Hz. Fatıma, İmam Hasan, İmam Hüseyin ve diğer Ehl-i Beyt imamlarının isimleri anıldığında burun bükenler, sırt dönenler, kalplerini kapatanlar, bu büyük şahsiyetleri sevenlere küfürle itham edenler Hz. Peygamber'e sevgide samimi olabilirler mi?
Ehl-i Beyt'i sevmeyen Resulüllah'ı sevdiğini iddia edemez, dolayısıyla Allah'ı asla sevemez. Ehl-i Beyt'e yüz çevirmek, Allah'tan ve Resulü'nden yüz çevirmektir, bunun da hükmü yukarıda ayet-i kerimede açıkça ifade edilmiştir.
İmam Muhammed Bakır'ın (a.s.) ifade ettiği gibi, her Mü'min Müslüman'dır ama her Müslüman Mü'min değildir.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, bir yazısında bu konuyu detaylı bir şekilde ele almıştı. İmam Bakır'ın buna verdiği misal Kabe-Mescid-i Haram arasındaki ilişkidir. Kabe'nin içinde olan Mescid-i Haram'ın da içindedir ama her Mescid-i Haram'da bulunan Kabe'nin içinde değildir.
Müslüman olmanın gerekleri yapılmadan Müslüman, Mü'min olmanın gerekleri yapılmadan Mü'min olunmaz. İman ibadetle ispatlanır.
Allah'ı sevmek de bir iddiadır, bunun ispatı da O'nun sevdiği seçtiği, bütün alemleri yüzü suyu hürmetine yarattığı Fahr-i Kainat efendimizi, Hz. Muhammed Mustafa'sını (s.a.v.) sevmek, O'na itaat etmek, O'nun verdiklerini almak, yasakladıklarından da uzak durmaktır.
Nitekim Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'inde şöyle buyurmaktadır:
"(Ey Muhammed onlara) de ki: "Allah'ı seviyorsanız, Bana tabi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın..." (Al-i İmran / 31)
"(Ve yine) de ki: "Allah'a ve Resul'e itaat edin; eğer yüz çevirirlerse, şüphesiz Allah kafirleri sevmez." (Al-i İmran / 32)
"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygambere ve sizden olan emir sahiplerine de itaat edin..." (Nisa / 59)
"Her kim o Peygambere itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur." (Nisa / 80)
"Oysa aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Peygamberine davet olunan Mü'minlerin sözü ise, "işittik ve itaat ettik" demeleridir..." (Nur / 51)
"Kim, Allah'a ve Peygamberine itaat eder ve O'ndan korkar, sakınırsa, işte kurtuluşa erenler de bunlardır." (Nur / 52)
"(Ey Müslümanlar!) Namazı dosdoğru kılın; zekatı verin ve Peygambere itaat edin ki rahmet olunasınız." (Nur / 56)
"...Peygamber size neyi verirse, onu alın; neden sizi nehyederse, ondan da sakının..." (Haşr / 7)
Prof. Dr. Baş, "Peygambersiz hayat olmaz" makalesinde şu gerçeği ifade etmektedir:
"Sünnet Kur'an'ın kendisidir. Cenab-ı Hak, ayet-i kerimeleri mücerret olarak beyan etmekte; müşahhas hale Sevgili Peygamberimiz getirmektedir."
Ashab-ı Kiram, "Ya Resulüllah, namazı nasıl kılalım?" diye sorduklarında; Hz. Peygamber, "Benden gördüğünüz şekilde" diye cevap vermiştir.
Kur'an'da, namazı, orucu, zekatı bulursunuz ama nasıl kılınacağını, nasıl tutulacağını, nasıl verileceğini Hz. Peygamber'in yaşamasıyla, uygulamasıyla öğrenebilirsiniz.
Peki, ya Hz. Peygamber'in vefatından sonra?
Cenab-ı Hak, eğer müşahhas örneksiz bir din göndermiş olsaydı bir tane peygamber gönderirdi, tüm insanlara ona itaat edilmesini şart koşardı. Hz. Adem'den Hz. Peygamber'e kadar 124 bin peygamber geldi. Peygamber gönderilmeyen bir kavim ve bir dönem olmadıysa, Allah dini hüccetsiz, canlı örneksiz bırakmadıysa, peki, Hz. Peygamber'den sonraki hayat nasıl izah edilebiliyor?
Hz. Peygamber'den sonra peygamber gelmemesi, insanların müşahhas örneğe ihtiyacı olmadıklarından değil, Hz. Peygamber'in büyüklüğünden, Cenab-ı Hakk'ın O'na olan aşkındandır. Cenab-ı Hak, bir kutsi hadiste "Sen olmasaydın Ben bu alemleri yaratmazdım" buyurmaktadır.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın sık sık ifade ettiği gibi, Veda Haccı dönüşü, Gadir-i Hum mevkiinde Maide suresi 67. ayet nazil olmuş ve Hz. Peygamber, tüm ashabını burada toplayarak İmam Ali ve diğer Ehl-i Beyt imamlarının velayetini, imametini, hilafetini ilan etmiştir. Yani nübüvvet yolu son bulmuş, onun devamı olan, başı İmam Ali olan velayet yolu başlamıştır.
Nasıl Allah'ı sevmenin ispatı, Hz. Peygamber'e itaat etmekse, Hz. Peygamber'i sevmenin O'na itaat etmenin ispatı da İmam Ali'yi ve Ehl-i Beyt'i, bu soydan gelen ve de isimleri bizzat Allah Resulü tarafından künyeleriyle birlikte ilan edilen 12 imamı sevmek Onlara itaat etmektir. Kur'an'da ifade edilen "Ulü'l-Emr", yani "emir sahipleri" bunlardır.
Dikkat ederseniz Cenab-ı Hak Meveddet ayeti olarak bilinen Şura suresi 23. ayette şöyle buyurmaktadır: "De ki (Muhammedim): "Ben, peygamberliğimi tebliğime karşılık sizden, Ehl-i Beyt'imi sevmenizden başka hiçbir ücret istemiyorum."
Düşünebiliyor musunuz? Hz. Peygamber 23 yıl peygamber olarak mücadele veriyor, büyük sıkıntılar yaşıyor, Bedir, Uhud, Hendek gibi birçok savaşlar geçiriyor, tüm insanlığı son din İslam ve son kitap Kur'an'la buluşturuyor ve bizzat Cenab- Hakk'ın emriyle ümmetinden bunun karşılığı olarak tek isteği var: Ehl-i Beyt'i sevmek? Daha ötesi var mı?
Şimdi söyler misiniz, Ehl-i Beyt'i devre dışı bırakmak isteyenler, İmam Ali, Hz. Fatıma, İmam Hasan, İmam Hüseyin ve diğer Ehl-i Beyt imamlarının isimleri anıldığında burun bükenler, sırt dönenler, kalplerini kapatanlar, bu büyük şahsiyetleri sevenlere küfürle itham edenler Hz. Peygamber'e sevgide samimi olabilirler mi?
Ehl-i Beyt'i sevmeyen Resulüllah'ı sevdiğini iddia edemez, dolayısıyla Allah'ı asla sevemez. Ehl-i Beyt'e yüz çevirmek, Allah'tan ve Resulü'nden yüz çevirmektir, bunun da hükmü yukarıda ayet-i kerimede açıkça ifade edilmiştir.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024