Bir ülkenin ve milletin bekası gençliğine verdiği milli ve dini eğitimle doğru orantılıdır. İkisinden birinin eksikliği, yakın bir gelecekte onarılması güç olan yaraların açılmasına sebep olur.Prof. Dr. Haydar Baş, "Dini bütünlüğümüz, milli bütünlüğümüzün, milli bütünlüğümüz ise dini bütünlüğümüzün teminatıdır" diyerek bu önemli noktanın altını çizmiştir.Bu manada gençliğimize yeterince eğitim verebiliyor muyuz? Gençliğimizi geleceğe hakkıyla hazırlayabiliyor muyuz?Sayın Baş'ın Anadolu turunu yaparken Giresun, Ordu gibi bazı illerimizde önemle vurguladığı bir husus var: Mevcut hükümetin Milli Eğitim sistemine getirdiği bazı yeni düzenlemeler.Önemine binaen bunların üzerinde tekrar durmak istiyorum.İlkokul 6. sınıf Din Kültürü kitabının 96. sayfasında "Dört Büyük Kutsal Kitap" şeklinde bir başlık var. Burada "Peygamberlerden bazılarına öğütler kitaplar gönderilmiştir. Bunlardan dördü günümüze kadar gelmiştir. Bütün olarak elimizdedir. Bu kitaplara dört büyük kutsal kitap denir" ifadeleri geçmektedir. Kuran-ı Kerim ve Rasulullah'ın (SAV) sünnetine göre bu ifadeler tamamen yanlıştır. İnancımıza göre günümüze kadar gelen bir kitap vardır, o da Kur'an-ı Kerim'dir; diğerleri ise tahrif olmuşlardır.Tahrif olduğunu belirtmeden, diğer kitapların da günümüze kadar geldiğini çocuklarımıza öğretmenin mantığı ve amacı nedir? Bu, siyasi amaçlı misyonerlik faaliyetlerinin ekmeğine yağ sürmez mi? Müslüman olmayanların bu ifadelere nasıl baktığı önemli değil, ama bunlar yüzde 99 Müslüman olan bir ülkenin ders kitabında geçiyor. "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" 5.sınıf kitabının 18. sayfasında 7. maddede Kelime-i Tevhid sadece "Lailaheillallah" olarak belirtilmektedir.Burada tevhidin ikinci bölümü olan "Muhammedürrasulüllah" çıkartılmıştır. Türk gençliğine dinin temelinden başlayarak eksik öğretme, dini yanlış öğretme hedefi bariz bir şekilde görülmektedir. Peygamber Efendimiz devre dışı bırakılmaya çalışılmakta, peygambersiz bir din anlayışı yerleştirilmeye çalışılmaktadır.Yine benzer bir şekilde, Peygamber Efendimizin Veda Hutbesinde geçen "Size bir emanet bırakıyorum: Allah'ın Kitap'ı ve Resulünün Sünnet'i" diye ifade edilen cümleden din bilgisi kitaplarında "Resulü'nün Sünnet'i" kısmı çıkartılmıştır.Burada da Peygamber Efendimizin devre dışı bırakılma maksadı gözlemlenmektedir.Dikkat ediniz, bu uğurda hem Kelime-i Tevhit, hem de veda hutbesi tahrif edilmiştir.Peygamber Efendimizi dışlama hedefli başka bir örnek de önceki yıl yapılan bir sınavda görülmektedir. İkinci Deneme Sınavı 4. Sınıf soru kitapçığında "Gönderilen en son peygamber hangisidir?" sorusu sorulmaktadır. Cevapların içerisinde "Hz. Muhammed (SAV)" olmasına rağmen, doğru cevap olarak, sınava giren herkesi şok eder bir şekilde, "Hz. İbrahim" şıkkı belirtilmiştir. Sınav sonrasında bu cevapla ilgili herhangi bir tekzip yapılmamıştır.Yine İslam tarihi oyunca hiçbir örneği olmayan ve büyük bir edepsizlik sayılan bir uygulama daha yapılmıştır. 4. sınıf din dersi kitaplarına (Resim 51) ve 5. sınıf din dersi kitaplarına (Resim 52) Hz. Muhammed'in (SAV) ve sahabesinin minyatür resimleri konulmuştur. Bu kitapların UNESCO'un desteğiyle bedava verilmesi de ayrıca düşündürücüdür. Yine bir taraftan din dersi kitaplarında İslam Dini yukarıda belirttiklerimiz gibi yanlış ve eksik öğretilirken, diğer taraftan büyük dinler adı altında Hıristiyanlık, Yahudilik, Budistlik, hatta putperestlik olduğu gibi aktarılmaktadır. Değerlendirme kabiliyeti olmayan, sadece verileni alabilen körpe dimağlara, yanlış olduğu gibi, doğru ise kırpılarak verilmektedir.Böylece Vatikan'ın milyarlarca dolarlık desteğiyle ülkemizde cirit atan yerli ve yabancı misyonerler, rahatlıkla gençliğimizi etkilemekte ve onları Hıristiyan yapmaktadır. Dini eğitimin engellenmesi, misyonerliğin ise önünün açılması gençliğimizin dini ve milli değerlerden tamamen kopmasına neden olmakta ve milli direnç gittikçe zayıflamakta ve yokolmaktadır. Çanakkale ve Kurtuluş savaşı ruhu kaybolmaktadır.Bizi asırlarca ayakta tutan bu ruh olmasına rağmen, bunun tersine icraatlar ortaya koymanın maksadı ve mantığı nedir?Hıristiyan Batılılar, birbirlerinin mezhepleri konusunda bile oldukça katıyken, son derece mesafeliyken, dinlerarası diyalog yutturmacalarıyla bizlere oynadıkları oyunun perde arkasını hala göremiyor muyuz?Bütün bunların son 4 yılda oldukça hızlanması, millilikte zaten bir iddiası olmayan mevcut iktidarın, dindarlıkta ne kadar samimi olduğunu bizlere göstermiyor mu? Ayık olmalı kendimize çeki düzen vermeliyiz. Gençliğini kaybeden bir milletin asla geleceği yoktur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025