27 Şubat'ta Ankara'da gerçekleştirilen Milli Ekonomi Modeli'nin yeni baskısının imza töreninde konuşan Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu şunları ifade etmişti:
"2005'e gelindiğinde dünyada ne vardı biliyor musunuz, Fukuyama'nın 'Tarihi Sonu' teorisi vardı. Fukuyama, 'İnsanlığın ideolojik evriminin ulaştığı en son nokta liberalizmdir. Modern doğa biliminin bizi getirdiği son nokta kapitalizmdir, bunun ispatı da yıkılan sosyalizm ve komünizmdir" diyordu."
Burayı biraz açalım. Francis Fukuyama 1952 doğumlu, Japon kökenli ABD'li bir bilim adamı? Sadece bu bilgi bile Fukuyama'nın neden böyle bir yanlışın içine saplandığını açıkça gösteriyor.
Bildiğiniz gibi 1948 yılı, ABD'nin, Japonya'nın Hiroşima ve Nagasaki kentlerine atom bombasını attığı ve yüzbinlerce sivili acımasızca dünyanın gözleri önünde katlettiği yıldı.
Devletini, milyonlarca kızılderiliye soykırım uygulayarak kuran ABD, 1948'de dünya liderliğini yine yüzbinlerce sivili katlederek ilan ediyordu. Kan üzerine kurulmuş bir dünya imparatorluğu?
Fukuyama işte bu katliamdan 4 sene sonra doğmuş, Japonya'nın ABD karşısında boyun büktüğü, ABD'nin Japon halkını sömürdüğü ve beyin göçünü sağladığı bir dönemin çocuğu? Devşirilmiş ve aklı köleleştirilmiş bir bilim adamından ancak böyle bir teori çıkabilirdi.
Aynen bizim Kemal Derviş gibi? Japonya'dan devşirilmiş, tüm dünyaya "ABD'nin sistemine boyun bükün" demeye getiren Fukuyama; Türkiye'den devşirilmiş, Türkiye'ye ABD'nin IMF politikalarını dayatan ABD dervişi Kemal Derviş?
ABD, atom bombasıyla terbiye ettiği işte bu Japonya'dan devşirdiği Fukyama'nın teorisini kendi emperyal çıkarlarına hizmet etmesi için tüm dünyaya pompaladı.
Verilen mesaj açıktı; ABD bu empozeyle tüm dünya ülkelerine, "Tarihin sonu kapitalizmdir, işte Sovyetler Birliği ortada, darmadağın oldu, benim kapitalizmime muhtaçsınız, kaçacak yeriniz yok" tehdidiyle, sopasını gösteriyordu.
Ve o günlerde sistemi çökmüş Rusya da dâhil olmak üzere bütün ülkeler ABD'ye boyun büktüler ve ABD'nin "tek kutuplu" sömürü dönemi başladı.
Bu ara bilgileri verdikten sonra Prof. Dr Eyercioğlu'nun konuşmasına devam edelim:
"Dünyanın bütün bilim adamları, akademisyenler Fukuyama'nın tezini tartışıyor ve ona destek oluyordu. İşte tam o günde yani liberalizmin, kapitalizmin zirvede ilan edildiği bir günde bir insan çıkıyor ve onu elinin tersiyle kaldırıp tarihin mezarlığına gönderiyor. Bu, insanlık tarihi açısından çok çok önemli bir olaydır? Onun için Milli Ekonomi Modeli tarihi değiştiren bir eserdir, Prof. Dr. Haydar Baş insanlık tarihinde çağ açıp çağ kapatan bir insandır."
Programda İçişleri eski Bakanı Mehmet Gazioğlu da bu noktaya vurgu yaptı ve şunları söyledi: "Allah hocamızı (Prof. Dr. Haydar Baş) başımızdan eksik etmesin. Biz fakültede bir parça ekonomi de okuduk. Ekonomide iki sistem vardı, bir kapitalist sistem, iki kolektivist sistem. Kapitalizm, liberalizmi savunan, kolektivist sistem de komünüzmi savunan bir sistem. Komünizm zaten iflas etti, hocam da kapitalizmi iflas ettirdi. Bundan sonra artık Milli Ekonomi Modeli var."
Fukuyama, Tarihin Sonu iddiasında esasen kapitalizmin temel amacını da açıkça ifade ediyor, "ulusal kültürlerin erimeye başladığına" vurgu yapıyor.
Yani kapitalizmin en büyük engel gördüğü milli devletlerdir, ulusal kültürlerdir, milletlerin milli ve manevi değerleridir, kısaca "milli" olan her şeydir.
Milli devlet, kültür ve değerler, emperyalizmin önünde "direnç" demektir. Duvarlar aradan kalsın ki, ABD, bütün ülkelerin insanlarını rahatlıkla sömürebilsin. Bu açıdan bakıldığında kapitalizm, binlerce atom bombasından çok daha etkili yıkıcı, yok edici bir silahtır. Atom bombası insanları öldürdü, binaları yıktı, kapitalizm ise devletleri yok etti, insanları, büyük bir esaretin içine soktu, akılları ve ruhları alınmış birer zombiye dönüştürdü.
Prof. Dr. Baş'ın, kapitalizmi tarihe gömen Milli Ekonomi Modeli ise milli devletleri yeniden ayağa kaldırdı. Ülkeler MEM'in tarif ettiği Milli Para ve Milli Paralarla Ticaret ile yeniden bağımsız bir ekonomiye sahip oldular. BRICS temsilcisi Prof. Dr. Vladimir Gorbanovski bu süreci şöyle özetliyor:
"BRICS ülkeleri olarak bizim şansımız, 2005'te Milli Ekonomi Modeli ile tanışmış olmamızdır. İlk defa 2005 yılında Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nde Prof. Dr. Haydar Baş, parayı, emek ve üretimin karşılığı olarak tanımlıyordu. Ayrıca dünya ilk defa Haydar Baş'ın Milli Paralarla Ticaret yapma fikriyle tanıştı. Bu çok önemliydi zira milli paralar devreye girdiğinde ABD'nin kâğıttan imparatorluğu yıkılacaktı."
Paraların milli, devletlerin de milli olduğu bir dünyada, gücünü, sömürmeye dayalı kapitalizmden ve globalizmden alan ABD'nin ayakta kalma şansı var mıdır?
Dünya ve tüm insanlık Prof. Dr. Haydar Baş'a ve Milli Ekonomi Modeli'ne çok şey borçludur. Türk milleti ise artık karar vermelidir; batmaya yüz tutmuş, sistemi tarih olmuş kâğıttan imparatorlukla mı hareket edecek, yoksa yükselen değer MEM bloğu ile mi olacak?
Biz deriz ki, Türk milleti bugüne kadar görmezden geldiği gerçek liderine, Prof. Dr. Haydar Baş'a sahip çıksın ve Türkiye, Milli Ekonomi Modeli ile dünyanın en güçlü devleti, tüm insanlığa adalet saçan bir kainat devleti olsun, dünyanın denge merkezi olsun.
Bu bir temenni değildir, Türk milleti Prof. Dr. Baş'la beraber olduğunda sonucu belli olan bilimsel bir gerçektir.
"2005'e gelindiğinde dünyada ne vardı biliyor musunuz, Fukuyama'nın 'Tarihi Sonu' teorisi vardı. Fukuyama, 'İnsanlığın ideolojik evriminin ulaştığı en son nokta liberalizmdir. Modern doğa biliminin bizi getirdiği son nokta kapitalizmdir, bunun ispatı da yıkılan sosyalizm ve komünizmdir" diyordu."
Burayı biraz açalım. Francis Fukuyama 1952 doğumlu, Japon kökenli ABD'li bir bilim adamı? Sadece bu bilgi bile Fukuyama'nın neden böyle bir yanlışın içine saplandığını açıkça gösteriyor.
Bildiğiniz gibi 1948 yılı, ABD'nin, Japonya'nın Hiroşima ve Nagasaki kentlerine atom bombasını attığı ve yüzbinlerce sivili acımasızca dünyanın gözleri önünde katlettiği yıldı.
Devletini, milyonlarca kızılderiliye soykırım uygulayarak kuran ABD, 1948'de dünya liderliğini yine yüzbinlerce sivili katlederek ilan ediyordu. Kan üzerine kurulmuş bir dünya imparatorluğu?
Fukuyama işte bu katliamdan 4 sene sonra doğmuş, Japonya'nın ABD karşısında boyun büktüğü, ABD'nin Japon halkını sömürdüğü ve beyin göçünü sağladığı bir dönemin çocuğu? Devşirilmiş ve aklı köleleştirilmiş bir bilim adamından ancak böyle bir teori çıkabilirdi.
Aynen bizim Kemal Derviş gibi? Japonya'dan devşirilmiş, tüm dünyaya "ABD'nin sistemine boyun bükün" demeye getiren Fukuyama; Türkiye'den devşirilmiş, Türkiye'ye ABD'nin IMF politikalarını dayatan ABD dervişi Kemal Derviş?
ABD, atom bombasıyla terbiye ettiği işte bu Japonya'dan devşirdiği Fukyama'nın teorisini kendi emperyal çıkarlarına hizmet etmesi için tüm dünyaya pompaladı.
Verilen mesaj açıktı; ABD bu empozeyle tüm dünya ülkelerine, "Tarihin sonu kapitalizmdir, işte Sovyetler Birliği ortada, darmadağın oldu, benim kapitalizmime muhtaçsınız, kaçacak yeriniz yok" tehdidiyle, sopasını gösteriyordu.
Ve o günlerde sistemi çökmüş Rusya da dâhil olmak üzere bütün ülkeler ABD'ye boyun büktüler ve ABD'nin "tek kutuplu" sömürü dönemi başladı.
Bu ara bilgileri verdikten sonra Prof. Dr Eyercioğlu'nun konuşmasına devam edelim:
"Dünyanın bütün bilim adamları, akademisyenler Fukuyama'nın tezini tartışıyor ve ona destek oluyordu. İşte tam o günde yani liberalizmin, kapitalizmin zirvede ilan edildiği bir günde bir insan çıkıyor ve onu elinin tersiyle kaldırıp tarihin mezarlığına gönderiyor. Bu, insanlık tarihi açısından çok çok önemli bir olaydır? Onun için Milli Ekonomi Modeli tarihi değiştiren bir eserdir, Prof. Dr. Haydar Baş insanlık tarihinde çağ açıp çağ kapatan bir insandır."
Programda İçişleri eski Bakanı Mehmet Gazioğlu da bu noktaya vurgu yaptı ve şunları söyledi: "Allah hocamızı (Prof. Dr. Haydar Baş) başımızdan eksik etmesin. Biz fakültede bir parça ekonomi de okuduk. Ekonomide iki sistem vardı, bir kapitalist sistem, iki kolektivist sistem. Kapitalizm, liberalizmi savunan, kolektivist sistem de komünüzmi savunan bir sistem. Komünizm zaten iflas etti, hocam da kapitalizmi iflas ettirdi. Bundan sonra artık Milli Ekonomi Modeli var."
Fukuyama, Tarihin Sonu iddiasında esasen kapitalizmin temel amacını da açıkça ifade ediyor, "ulusal kültürlerin erimeye başladığına" vurgu yapıyor.
Yani kapitalizmin en büyük engel gördüğü milli devletlerdir, ulusal kültürlerdir, milletlerin milli ve manevi değerleridir, kısaca "milli" olan her şeydir.
Milli devlet, kültür ve değerler, emperyalizmin önünde "direnç" demektir. Duvarlar aradan kalsın ki, ABD, bütün ülkelerin insanlarını rahatlıkla sömürebilsin. Bu açıdan bakıldığında kapitalizm, binlerce atom bombasından çok daha etkili yıkıcı, yok edici bir silahtır. Atom bombası insanları öldürdü, binaları yıktı, kapitalizm ise devletleri yok etti, insanları, büyük bir esaretin içine soktu, akılları ve ruhları alınmış birer zombiye dönüştürdü.
Prof. Dr. Baş'ın, kapitalizmi tarihe gömen Milli Ekonomi Modeli ise milli devletleri yeniden ayağa kaldırdı. Ülkeler MEM'in tarif ettiği Milli Para ve Milli Paralarla Ticaret ile yeniden bağımsız bir ekonomiye sahip oldular. BRICS temsilcisi Prof. Dr. Vladimir Gorbanovski bu süreci şöyle özetliyor:
"BRICS ülkeleri olarak bizim şansımız, 2005'te Milli Ekonomi Modeli ile tanışmış olmamızdır. İlk defa 2005 yılında Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nde Prof. Dr. Haydar Baş, parayı, emek ve üretimin karşılığı olarak tanımlıyordu. Ayrıca dünya ilk defa Haydar Baş'ın Milli Paralarla Ticaret yapma fikriyle tanıştı. Bu çok önemliydi zira milli paralar devreye girdiğinde ABD'nin kâğıttan imparatorluğu yıkılacaktı."
Paraların milli, devletlerin de milli olduğu bir dünyada, gücünü, sömürmeye dayalı kapitalizmden ve globalizmden alan ABD'nin ayakta kalma şansı var mıdır?
Dünya ve tüm insanlık Prof. Dr. Haydar Baş'a ve Milli Ekonomi Modeli'ne çok şey borçludur. Türk milleti ise artık karar vermelidir; batmaya yüz tutmuş, sistemi tarih olmuş kâğıttan imparatorlukla mı hareket edecek, yoksa yükselen değer MEM bloğu ile mi olacak?
Biz deriz ki, Türk milleti bugüne kadar görmezden geldiği gerçek liderine, Prof. Dr. Haydar Baş'a sahip çıksın ve Türkiye, Milli Ekonomi Modeli ile dünyanın en güçlü devleti, tüm insanlığa adalet saçan bir kainat devleti olsun, dünyanın denge merkezi olsun.
Bu bir temenni değildir, Türk milleti Prof. Dr. Baş'la beraber olduğunda sonucu belli olan bilimsel bir gerçektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025