"BOP geç kalmış bir projedir. Çünkü Ortadoğu en zengin doğal kaynaklara sahip olduğu halde ekonomik refaha ulaşamamış, kültürel olarak tarihin en derinlerine giden mirasın sahibi olduğu halde Batının karşısına alternatif bir kültür sunamamış ve sınıfta kalmıştır."
Evet bu açıklamaların sahibi hükümetin akıldanesi Ahmet Davudoğlu.
Tam bir kompleks, oryante olmuş (yönlenmiş) bir aydın teslimiyeti ve gönüllü bir asimilasyon...
Ortadoğu'nun, yani İslam dünyasının sorunlarını ABD'nin Irak örneğine havale eden, BOP'tan da BOP'cu cümleler...
Bu sözleri Ahmet Davudoğlu'nun, babası sakallı bir hacı amcanın oğlunun ağzından duyduktan sonra, herhalde söylenecek fazla bir söz kalmıyor.
ABD'yi cesaretlendiren, ABD'nin de önüne geçen Davudoğlu, herhalde elinden gelse bir Amerikan uçağına atlar, İslam coğrafyasını bitirecek bombanın düğmesine bizzat kendisi basar!
Böylesine bir mantık ve böylesine bir nefret! İnsanın aklı-havsalası almıyor.
Bu insanlar geçmişte de böyle idilerdi de, bunu gizliyorlar mıydı? Yoksa acaba parlak koltuklar gözlerini köreltti de kendilerini Amerikan Rüyası mı teslim ettiler?
Ne olursa olsun ortaya çıkan durum, Davudoğlu ve arkadaşlarının oturduğu liman, Tanzimat aydınlarının gerisindedir. Amerikan mandasını isteyenlerin de!
Amerikan mandasına talip olanlar bu ayıbı hiç değilse kendi toprakları adına takip ediyorlardı. Ahmet Davudoğlu işi bütün bir İslam coğrafyasına yayan ve "BOP geç kalmış bir projedir" diyor.
Yani kralı da aşan bir krallık! BOP'u yani işgali bu millete yedirme taktiğinde "rol kapma yarışı" bakın bu insanları hangi çukura çekti?
İnsan yazık diyor, ayıp be kardeşim diyor. Davudoğlu'nun bilemediğinden değil elbette ama, 70 milyonun kulaklarında çınlayan Başkan Bush'a ait şu sözleri hatırlatalım. Bakınız Bush nasıl tarif ediyor Davudoğlu'nun kutsadığı BOP'u:
"BOP, Irak ve Afganistan'a ortaya çıkan tablodur." İşte Davudoğlu'nun "geç kaldı" dediği BOP bu Irak ve Afganistan'da yaşanan Amerikan işgali, Amerikan istilası ve de Amerikan tecavüzü.
***
Ahmet Davudoğlu-Abdullah Gül ikilisi, Türkiye'nin teslim alınma sürecine "reel politik" diyorlar. Yani Amerika mesela İncirlik'i koşulsuz-sınırsız almak istiyorsa, sizin de buna karşı koyma iradeniz yoksa fazla zorlamaya gerek yok, İncirlik'i teslim edeceksiniz. Hatta "İncirlik'i bizden isterken yoruldunuz, üstüne de bir dış kirası verelim." Mesela "Adana'yı da teslim edelim"de diyebilirsiniz. Hatta demeniz gerekiyor Amerikalılara...
Reel politik bu ve onun bir boyutunda da şunlar var:
Türkiye'nin olup bitenlere karşı yapacak hiçbir şeyinin olmadığını millete kabul ettirmek. Yani teslimiyetin önüne çıkabilecek ufak tefek engelleri de süpürmek. Bunun için mesela İslam'ı kötüleyeceksiniz, İslam coğrafyası diye bir şey yok diyeceksiniz, Amerika'nın ne kadar büyük bir ülke olduğunu fark edip, Türkiye'nin de ne kadar zayıf ve koşullara mahkum olduğunu anlatacak, hazmettireceksiniz.
İşte bu hükümetin "reel politik dış siyaset" tarzı ve ilkesi bu!
Dışarının taleplerinin, içerde sindirilmesini sağlamak.
Gerçi o reel politiğin içinde reel olmayan irreel, imancı karşılık gelen konular da yok değil.
Mesela Ahmed Davudoğlu Türkiye'nin AB dışında bir "B planı yoktur" diyor. Yani koskoca ülke AB'ye alınmazsa, ki alınmayacağını bal gibi biliyorlar, başkaca bir senaryosu yok ve de olamaz.
Bu reel politiğin neresindedir bilmiyorum. Ancak acı gerçeklerle Türkiye'yi acınası noktalara sürükleyen Davudoğlu zihniyeti ve Davudoğlu hükümetinin bu noktada bir AB imanı sergilemesi bir açıdan anlaşılır olsa da diğer açıdan delalettir!
Koskoca bir medeniyeti, AB ve BOP'la Batının salyalarına teslim etmek ve taşeronluğu bu hadde taşırmak!
Pes doğrusu!
Evet bu açıklamaların sahibi hükümetin akıldanesi Ahmet Davudoğlu.
Tam bir kompleks, oryante olmuş (yönlenmiş) bir aydın teslimiyeti ve gönüllü bir asimilasyon...
Ortadoğu'nun, yani İslam dünyasının sorunlarını ABD'nin Irak örneğine havale eden, BOP'tan da BOP'cu cümleler...
Bu sözleri Ahmet Davudoğlu'nun, babası sakallı bir hacı amcanın oğlunun ağzından duyduktan sonra, herhalde söylenecek fazla bir söz kalmıyor.
ABD'yi cesaretlendiren, ABD'nin de önüne geçen Davudoğlu, herhalde elinden gelse bir Amerikan uçağına atlar, İslam coğrafyasını bitirecek bombanın düğmesine bizzat kendisi basar!
Böylesine bir mantık ve böylesine bir nefret! İnsanın aklı-havsalası almıyor.
Bu insanlar geçmişte de böyle idilerdi de, bunu gizliyorlar mıydı? Yoksa acaba parlak koltuklar gözlerini köreltti de kendilerini Amerikan Rüyası mı teslim ettiler?
Ne olursa olsun ortaya çıkan durum, Davudoğlu ve arkadaşlarının oturduğu liman, Tanzimat aydınlarının gerisindedir. Amerikan mandasını isteyenlerin de!
Amerikan mandasına talip olanlar bu ayıbı hiç değilse kendi toprakları adına takip ediyorlardı. Ahmet Davudoğlu işi bütün bir İslam coğrafyasına yayan ve "BOP geç kalmış bir projedir" diyor.
Yani kralı da aşan bir krallık! BOP'u yani işgali bu millete yedirme taktiğinde "rol kapma yarışı" bakın bu insanları hangi çukura çekti?
İnsan yazık diyor, ayıp be kardeşim diyor. Davudoğlu'nun bilemediğinden değil elbette ama, 70 milyonun kulaklarında çınlayan Başkan Bush'a ait şu sözleri hatırlatalım. Bakınız Bush nasıl tarif ediyor Davudoğlu'nun kutsadığı BOP'u:
"BOP, Irak ve Afganistan'a ortaya çıkan tablodur." İşte Davudoğlu'nun "geç kaldı" dediği BOP bu Irak ve Afganistan'da yaşanan Amerikan işgali, Amerikan istilası ve de Amerikan tecavüzü.
***
Ahmet Davudoğlu-Abdullah Gül ikilisi, Türkiye'nin teslim alınma sürecine "reel politik" diyorlar. Yani Amerika mesela İncirlik'i koşulsuz-sınırsız almak istiyorsa, sizin de buna karşı koyma iradeniz yoksa fazla zorlamaya gerek yok, İncirlik'i teslim edeceksiniz. Hatta "İncirlik'i bizden isterken yoruldunuz, üstüne de bir dış kirası verelim." Mesela "Adana'yı da teslim edelim"de diyebilirsiniz. Hatta demeniz gerekiyor Amerikalılara...
Reel politik bu ve onun bir boyutunda da şunlar var:
Türkiye'nin olup bitenlere karşı yapacak hiçbir şeyinin olmadığını millete kabul ettirmek. Yani teslimiyetin önüne çıkabilecek ufak tefek engelleri de süpürmek. Bunun için mesela İslam'ı kötüleyeceksiniz, İslam coğrafyası diye bir şey yok diyeceksiniz, Amerika'nın ne kadar büyük bir ülke olduğunu fark edip, Türkiye'nin de ne kadar zayıf ve koşullara mahkum olduğunu anlatacak, hazmettireceksiniz.
İşte bu hükümetin "reel politik dış siyaset" tarzı ve ilkesi bu!
Dışarının taleplerinin, içerde sindirilmesini sağlamak.
Gerçi o reel politiğin içinde reel olmayan irreel, imancı karşılık gelen konular da yok değil.
Mesela Ahmed Davudoğlu Türkiye'nin AB dışında bir "B planı yoktur" diyor. Yani koskoca ülke AB'ye alınmazsa, ki alınmayacağını bal gibi biliyorlar, başkaca bir senaryosu yok ve de olamaz.
Bu reel politiğin neresindedir bilmiyorum. Ancak acı gerçeklerle Türkiye'yi acınası noktalara sürükleyen Davudoğlu zihniyeti ve Davudoğlu hükümetinin bu noktada bir AB imanı sergilemesi bir açıdan anlaşılır olsa da diğer açıdan delalettir!
Koskoca bir medeniyeti, AB ve BOP'la Batının salyalarına teslim etmek ve taşeronluğu bu hadde taşırmak!
Pes doğrusu!
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021