Aziz Türk milleti!
Bu coğrafyada ve dünyanın daha pek çok yerinde yaşamakta olan kadim Türk milleti ve medeniyetine karşı, çok sistematik bir operasyon çekilmektedir.
Türk milletine karşı gerek içten ve gerekse dışarıdan yönelen tehdit ve tehlikelerin boyutları, maalesef tartışmaların ötesine geçmiş, ulus yapısının ortadan kaldırılmasına ve bölünmesine doğru evrilmeye başlamıştır.
Bugün ülkemizde sözde "Terörsüz Türkiye" tiyatroları ve zorlama "Kürt sorunu" aldatmacalarıyla, üniter devlet yapımız açıkça hedef tahtasına oturtulmuştur.
Bu hafta mesaiye başlayacak olan malum Komisyon son tahlilde hangi kararları alırsa alsın, buradan çıkacak sonucun 'SEVR' projesini hortlatacağı açıktır.
Türk milleti kimliği ve üniter yapımızla, çok tehlikeli bir şekilde oynanmaktadır.
Türk milleti ve "Türk'lük' kavramı tarihin hiçbir döneminde, bu denli tehdit altında olmamıştır!
Sözde "Terörsüz Türkiye veya "Kürt sorunu" gibi derinliksiz kavram ve yaklaşımlarla, Türk milletinin bölünmez bütünlüğü ve Atatürk Cumhuriyeti ameliyat masasına yatırılmaktadır!
Özellikle ve ısrarla gündeme getirilen anayasa değişikliği ve vatandaşlık tanımının restorasyona uğratılması gibi gizli niyet ve girişimlerin, geriye dönülemez şekilde ve çok ağır faturaları olacaktır.
Batılı oryantalistler tarafından tasarlanan ve yüz yıllardır Türk milleti üzerine adeta misket bombası gibi bırakılan etnisite tartışmaları, tamamen Türkiye'nin gündeminden çıkarılmalı ve Atatürk Cumhuriyetinin fabrika ayarlarına geri dönülmelidir.
Bir kez daha tarihe not düşüyoruz!
Türk milleti içerisinde farklı etnisiteler yoktur!
Türkler için yalnızca, aynı kültür ve inanç birliğinden gelen boylar vardır.
Bu boyların adlarına etnik temelde isimlerin verilmesi gibi oryantalist bir yaklaşım tarzına sahip olunması, Türk milleti ve tarihine karşı yapılmış en büyük İHANETTİR!
'TÜRK' adı tarihte ilk defa kimler için kullanılmıştır.
Türk tarihi yazıtlarında "Türk" kavramı ve tanımının ne anlama geldiğine detaylıca bakalım:
Orta Asya ve dünyanın pek çok yerinde bulunan Ön Türk yazıtlarını eksiksiz olarak ilk kez okuyan Türkolog, Kazım Mirşan okumuştur.
Mirşan'a göre: "Türk"adı, yaradana inanan anlamında kullanılmıştır. "Ökük Türük" yani "Rabbani Türk", "Tanrı Türü" denilmektedir.
Asya'nın milyonlarca kilometrekare topraklarına yayılmış yaşarlarken kendilerine verdikleri ad; "Töreye uyan" "Yaradanını bilir" "Rabbani Türk" "Tanrısını Tanır" "Yaradanına bağlı" anlamlarında "Ökük Türük" anlamındadır.
"Ökük Türük" deki "Ök" (tanrı, yaradan) Türkçe'de ses
uyumundan dolayı "ük" olmuş ve kelime böylece "Türük" olarak okunmuş, günümüze de "Türk" olarak gelmiştir.
Yani günümüzden binlerce sene önce "Türk" kelimesi, o bölgede ve sonrasında tüm dünyaya yayılmış, yaradana inanan insanları tanımlamak amacıyla kullanılmıştır.
Hiçbir zaman bir ırkı tanımlamak için kullanılmamıştır.
Bu çok güzel bir örnektir; bu hoşgörü sayesinde tüm insanların bir arada, sulh içinde yaşaması mümkün olmuştur.
Türk milletinin bunca kadim devletlere sahip olmasını içine sindiremeyen Batı dünyası, şimdi içimizden bizi yıkmak için olmayan etnisiteler silahı üzerinden yaylım ateşi açmaktadır.
Oysa eşsiz önderimiz Atatürk'ün; "Ne mutlu Türküm diyene" sözü, tüm bölücü unsurların suratına vurulmuş bir tokat niteliği taşımakta ve aynı zamanda dini ve milli bir duruşu da göstermektedir.
Günümüz anayasasına baktığımızda ise Türk vatandaşlığı tanımı, çok mükemmel bir şekilde izah edilmiştir.
ANAYASA MADDE 66: Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk'tür.
Yine Mustafa Kemal Atatürk diyor ki;
"Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır."
"Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır."
"Millet sevgisi kadar büyük mükafat yoktur. Bu memleket tarihte Türk'tü, halde Türk'tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.
Türk milleti istiklalsiz yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır."
"Türk Milleti Asya'nın garbında ve Avrupa'nın şarkında olmak üzere kara ve deniz sınırlarıyla ayırt edilmiş, dünyaca tanınmış büyük bir yurtta yaşar. "
"Türk yurdu daha çok büyüktü, yakın ve uzak zamanlar düşünülürse, Türk'e yurtluk etmemiş bir kıta yoktur."
Bütün dünyada Asya, Avrupa, Afrika Türk atalarına yurt olmuştur.
Bu hakikatler eski ve hususiyle yeni tarih vesikaları ile malumdur."
Halen daha anlamadık diyen varsa biliniz ki; Türk'ün inancına ve töresine düşmandır!
Şimdi tekrar düşünün!
Bu tarihi gerçeklerin gün yüzüne çıkmasından öcü gibi korkan Batı dünyası, sözde "Kürt sorunu" gibi uyduruk bir hikaye ile, SEVR'i yeniden canlandırmaktadırlar.
İstenilen şey, Türk kimliğinin buharlaştırılmasıdır.
Türk adının tarihten silinmesidir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinden, istiklal savaşının rövanşının alınmasıdır.
Atatürk'süz bir Türkiye oluşturulmasıdır.
İşte böylesine arka planı olan ve derin bir stratejiye sahip projenin adına, "Terörsüz Türkiye" adını vermişlerdir.
Komisyona katılma kararı alan CHP'nin önünde iki seçenek kalmıştır.
Ya Türkiye'nin aleyhine olan hakikatleri görüp Komisyondan erkenden ayrılması, ya da Belediye Başkanlarını kurtarmak için bu projenin bir parçası olması.
Oysa CHP tabanının çok büyük bir bölümü, asla Komisyona katılmama kararının arkasında durmuştu.
Bu Komisyondan Türkiye'nin önünü açacak veya millet bilincini perçinleyecek, tek bir karar bile çıkmayacaktır.
Çünkü temelden sarsılacak olan yapı, ulus devlet yapısıdır.
Ana dilde eğitim taleplerinin yerine getirilmesine Anayasal bir kılıf bulunursa, SEVR geri gelmiş demektir.
Hiç kimse sizi masallarla uyutmasın!
Türkiye'nin nefes alacağı tek bir seçeneği kalmıştır.
Üçüncü yol.
Türk milleti kimliğine halel getirmeyecek, Atatürk Cumhuriyetine bağlı ve milli çözümleri olan bir üçüncü yol.
Kimdi bu üçüncü yolun bileşenleri?
İYİ Parti-Zafer Partisi- Bağımsız Türkiye Partisi ve aynı çizgide olan diğerleri.
Özgür Özel'in tavrında ciddi bir değişiklik olur ve aklı başına gelirse, üçüncü yola gerek kalmaz ve CHP'nin öncülüğünde çok güçlü bir Türkiye ittifakı oluşturulur.
Bu coğrafyada ve dünyanın daha pek çok yerinde yaşamakta olan kadim Türk milleti ve medeniyetine karşı, çok sistematik bir operasyon çekilmektedir.
Türk milletine karşı gerek içten ve gerekse dışarıdan yönelen tehdit ve tehlikelerin boyutları, maalesef tartışmaların ötesine geçmiş, ulus yapısının ortadan kaldırılmasına ve bölünmesine doğru evrilmeye başlamıştır.
Bugün ülkemizde sözde "Terörsüz Türkiye" tiyatroları ve zorlama "Kürt sorunu" aldatmacalarıyla, üniter devlet yapımız açıkça hedef tahtasına oturtulmuştur.
Bu hafta mesaiye başlayacak olan malum Komisyon son tahlilde hangi kararları alırsa alsın, buradan çıkacak sonucun 'SEVR' projesini hortlatacağı açıktır.
Türk milleti kimliği ve üniter yapımızla, çok tehlikeli bir şekilde oynanmaktadır.
Türk milleti ve "Türk'lük' kavramı tarihin hiçbir döneminde, bu denli tehdit altında olmamıştır!
Sözde "Terörsüz Türkiye veya "Kürt sorunu" gibi derinliksiz kavram ve yaklaşımlarla, Türk milletinin bölünmez bütünlüğü ve Atatürk Cumhuriyeti ameliyat masasına yatırılmaktadır!
Özellikle ve ısrarla gündeme getirilen anayasa değişikliği ve vatandaşlık tanımının restorasyona uğratılması gibi gizli niyet ve girişimlerin, geriye dönülemez şekilde ve çok ağır faturaları olacaktır.
Batılı oryantalistler tarafından tasarlanan ve yüz yıllardır Türk milleti üzerine adeta misket bombası gibi bırakılan etnisite tartışmaları, tamamen Türkiye'nin gündeminden çıkarılmalı ve Atatürk Cumhuriyetinin fabrika ayarlarına geri dönülmelidir.
Bir kez daha tarihe not düşüyoruz!
Türk milleti içerisinde farklı etnisiteler yoktur!
Türkler için yalnızca, aynı kültür ve inanç birliğinden gelen boylar vardır.
Bu boyların adlarına etnik temelde isimlerin verilmesi gibi oryantalist bir yaklaşım tarzına sahip olunması, Türk milleti ve tarihine karşı yapılmış en büyük İHANETTİR!
'TÜRK' adı tarihte ilk defa kimler için kullanılmıştır.
Türk tarihi yazıtlarında "Türk" kavramı ve tanımının ne anlama geldiğine detaylıca bakalım:
Orta Asya ve dünyanın pek çok yerinde bulunan Ön Türk yazıtlarını eksiksiz olarak ilk kez okuyan Türkolog, Kazım Mirşan okumuştur.
Mirşan'a göre: "Türk"adı, yaradana inanan anlamında kullanılmıştır. "Ökük Türük" yani "Rabbani Türk", "Tanrı Türü" denilmektedir.
Asya'nın milyonlarca kilometrekare topraklarına yayılmış yaşarlarken kendilerine verdikleri ad; "Töreye uyan" "Yaradanını bilir" "Rabbani Türk" "Tanrısını Tanır" "Yaradanına bağlı" anlamlarında "Ökük Türük" anlamındadır.
"Ökük Türük" deki "Ök" (tanrı, yaradan) Türkçe'de ses
uyumundan dolayı "ük" olmuş ve kelime böylece "Türük" olarak okunmuş, günümüze de "Türk" olarak gelmiştir.
Yani günümüzden binlerce sene önce "Türk" kelimesi, o bölgede ve sonrasında tüm dünyaya yayılmış, yaradana inanan insanları tanımlamak amacıyla kullanılmıştır.
Hiçbir zaman bir ırkı tanımlamak için kullanılmamıştır.
Bu çok güzel bir örnektir; bu hoşgörü sayesinde tüm insanların bir arada, sulh içinde yaşaması mümkün olmuştur.
Türk milletinin bunca kadim devletlere sahip olmasını içine sindiremeyen Batı dünyası, şimdi içimizden bizi yıkmak için olmayan etnisiteler silahı üzerinden yaylım ateşi açmaktadır.
Oysa eşsiz önderimiz Atatürk'ün; "Ne mutlu Türküm diyene" sözü, tüm bölücü unsurların suratına vurulmuş bir tokat niteliği taşımakta ve aynı zamanda dini ve milli bir duruşu da göstermektedir.
Günümüz anayasasına baktığımızda ise Türk vatandaşlığı tanımı, çok mükemmel bir şekilde izah edilmiştir.
ANAYASA MADDE 66: Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk'tür.
Yine Mustafa Kemal Atatürk diyor ki;
"Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır."
"Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır."
"Millet sevgisi kadar büyük mükafat yoktur. Bu memleket tarihte Türk'tü, halde Türk'tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.
Türk milleti istiklalsiz yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır."
"Türk Milleti Asya'nın garbında ve Avrupa'nın şarkında olmak üzere kara ve deniz sınırlarıyla ayırt edilmiş, dünyaca tanınmış büyük bir yurtta yaşar. "
"Türk yurdu daha çok büyüktü, yakın ve uzak zamanlar düşünülürse, Türk'e yurtluk etmemiş bir kıta yoktur."
Bütün dünyada Asya, Avrupa, Afrika Türk atalarına yurt olmuştur.
Bu hakikatler eski ve hususiyle yeni tarih vesikaları ile malumdur."
Halen daha anlamadık diyen varsa biliniz ki; Türk'ün inancına ve töresine düşmandır!
Şimdi tekrar düşünün!
Bu tarihi gerçeklerin gün yüzüne çıkmasından öcü gibi korkan Batı dünyası, sözde "Kürt sorunu" gibi uyduruk bir hikaye ile, SEVR'i yeniden canlandırmaktadırlar.
İstenilen şey, Türk kimliğinin buharlaştırılmasıdır.
Türk adının tarihten silinmesidir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinden, istiklal savaşının rövanşının alınmasıdır.
Atatürk'süz bir Türkiye oluşturulmasıdır.
İşte böylesine arka planı olan ve derin bir stratejiye sahip projenin adına, "Terörsüz Türkiye" adını vermişlerdir.
Komisyona katılma kararı alan CHP'nin önünde iki seçenek kalmıştır.
Ya Türkiye'nin aleyhine olan hakikatleri görüp Komisyondan erkenden ayrılması, ya da Belediye Başkanlarını kurtarmak için bu projenin bir parçası olması.
Oysa CHP tabanının çok büyük bir bölümü, asla Komisyona katılmama kararının arkasında durmuştu.
Bu Komisyondan Türkiye'nin önünü açacak veya millet bilincini perçinleyecek, tek bir karar bile çıkmayacaktır.
Çünkü temelden sarsılacak olan yapı, ulus devlet yapısıdır.
Ana dilde eğitim taleplerinin yerine getirilmesine Anayasal bir kılıf bulunursa, SEVR geri gelmiş demektir.
Hiç kimse sizi masallarla uyutmasın!
Türkiye'nin nefes alacağı tek bir seçeneği kalmıştır.
Üçüncü yol.
Türk milleti kimliğine halel getirmeyecek, Atatürk Cumhuriyetine bağlı ve milli çözümleri olan bir üçüncü yol.
Kimdi bu üçüncü yolun bileşenleri?
İYİ Parti-Zafer Partisi- Bağımsız Türkiye Partisi ve aynı çizgide olan diğerleri.
Özgür Özel'in tavrında ciddi bir değişiklik olur ve aklı başına gelirse, üçüncü yola gerek kalmaz ve CHP'nin öncülüğünde çok güçlü bir Türkiye ittifakı oluşturulur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hacı Gaydan / diğer yazıları
- Türkiye’yi bölmeye resmen karar vermişler! / 11.08.2025
- İlaç sektörünün baronu Rockefeller / 07.08.2025
- Günaydın MİT! / 06.08.2025
- ‘SEVR’ komisyonu! / 05.08.2025
- Aklını başına al Türk milleti! / 04.08.2025
- Peygamberimiz TÜRK’tür / 30.07.2025
- Bu haine ters kelepçe takana, büyük devlet derler / 28.07.2025
- Bahçeli hakkında soruşturma açılır mı? / 24.07.2025
- 12 Eylül darbesinin asıl sebebi 24 Ocak kararlarıydı! / 23.07.2025
- PKK, kutsal üniformamızı giyemez! / 21.07.2025
- İlaç sektörünün baronu Rockefeller / 07.08.2025
- Günaydın MİT! / 06.08.2025
- ‘SEVR’ komisyonu! / 05.08.2025
- Aklını başına al Türk milleti! / 04.08.2025
- Peygamberimiz TÜRK’tür / 30.07.2025
- Bu haine ters kelepçe takana, büyük devlet derler / 28.07.2025
- Bahçeli hakkında soruşturma açılır mı? / 24.07.2025
- 12 Eylül darbesinin asıl sebebi 24 Ocak kararlarıydı! / 23.07.2025
- PKK, kutsal üniformamızı giyemez! / 21.07.2025