Küresel iklim şartlarındaki değişim, maalesef ülkemizdeki tarımı da oldukça olumsuz etkiliyor. Nisan ayının ortalarında havaların soğuk seyretmesi sebebiyle yaşadığımız zirai don tam bir afete dönüşmüş durumda.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar'ın açıklamasına göre, don afeti, 65 ilimizdeki tarımsal faaliyetleri olumsuz etkiledi.
Bayraktar, bölgelere göre hangi ürünlerin zarar gördüğünü tek tek açıkladı:
* Malatya ve Kahramanmaraş'ta başta kayısı olmak üzere ceviz, kiraz, üzüm, elma ve diğer meyveler bunlara ek olarak şeker pancarı, çerezlik ayçiçeği ve yem bitkilerinde…
* Karadeniz Bölgesi'nde fındık ve çay başta olmak üzere kivi, hurma ve diğer meyvelerde…
* Ege Bölgesi'nde başta üzüm olmak üzere zeytin, incir, elma, ceviz, kiraz, ayva ve diğer meyvelerde…
* Marmara Bölgesi'nde şeftali, ahududu, armut, sofralık zeytin, incir, kivi, nektarin, erik, kiraz, elma, ayva ve fındık gibi meyveler ile bazı ekili alanlarda…
* Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Antep fıstığı, badem, ceviz, nar, Trabzon hurması, dut ve diğer meyvelerde…
* İç Anadolu Bölgesi'nde elma, armut, ayva, ceviz, kiraz, üzüm gibi meyveler ile bazı ekili alanlarda…
* Akdeniz Bölgesi'nde ise karpuz, patates, narenciye ve sebzelerde…
Durumun vahametini görebiliyor musunuz? TZOB Başkanı'nın yukarıda saydığı liste, bu yıl meyveye ve bazı sebzelere ulaşamayacağımız anlamına geliyor.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ise, zirai donun en fazla meyve grubunda etkili olduğunu söyleyerek "34 ilimiz zirai dondan etkilendi" dedi. Yumaklı ayrıca zarar gören çiftçilere destek olunacağını açıkladı.
Tabi, AKP iktidarı döneminde tarımsal üretime verilen desteklerin yetersizliği dikkate alındığında, zararların nasıl karşılanacağı merak konusu…
Tarım Kanuna göre gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 1'inden az olmaması gereken tarımsal destek, AKP iktidarı döneminde yüzde 1'e hiçbir zaman ulaşamadı. Ve bu yetersiz destekler de hep bir yıl sonradan çiftçilere verildi.
Çiftçiler derken elbette Çiftçi Kayıt Sistemi'ne (ÇKS) dahil olanlar kastediliyor.
Milyonlarca çiftçi ise, ÇKS'ye kayıtlı olmanın maliyeti, alınan desteklerden fazla olduğu için ÇKS'ye dahil olmadı.
Çiftçilerin bankalara olan borcu ise artık ödenemez boyutlarda…
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) verilerine göre, çiftçilerin bankalara toplam borcu son 1 yılda yüzde 47 artarak 631 milyar TL'den 927 milyar TL'ye yükseldi. Takipteki çiftçi borçları ise Şubat 2024'te 2 milyar 229 milyon TL iken Şubat 2025'te 4 milyar 661 milyon TL'ye çıktı.
Çiftçinin icralık borçlarında 2.1 katlık artış yaşandı. Çiftçileri bu borç batağına ve icralık çukuruna düşüren hükümet, zirai don afetinde ne kadar destek olabilecek?
Afet yokken çiftçi batıyor, afet varken düzlüğe çıkabilecek mi?
Bu tür durumlarda hükümetin atacağı adım belli: İthalat… Peki, bu, daha fazla cari açık, daha fazla döviz açığı, daha fazla enflasyon, daha fazla pahalılık anlamına gelmiyor mu? Genelde tarım politikalarındaki yanlışlıklar, özelde ise zirai don gibi afetler çiftçileri perişan etmektedir. Tarımdan soğuyan çiftçilerimiz ise üretimden tamamen uzaklaşmaktadır.
Tarımsal üretimde gerileyen ve gittikçe daha fazla ithalata bağımlı olan bir ülkenin asla geleceği olamaz. Bu sorunlara acilen çözüm bulunması gerekmektedir.
Araştırdığımızda da önümüze tek bir çözüm modeli çıkmaktadır, o da Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) ekonomi programı olan, Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli… Modelde, kuraklık, don, sel, yangın, deprem gibi doğal afetlere karşı çiftçilerin kendilerinin, tarlalarının ve ürünlerinin devlet eliyle bir kuruş pirim tahsilatı yapılmadan sigortalanacağı ifade edilmektedir.
Ayrıca çiftçi tohumunu tarlaya ekmeden üreteceği ürününe mukabil yüzde 50 avans alacağından, asla borç ve icra batağına düşmeyecektir.
Artık şu gerçeği de kabul etmek durumundayız; küresel iklim şartları doğal afetlerin daha sık ve şiddetli yaşanmasına sebep olmaktadır, o halde ekonomi yönetimi bu yeni koşullara göre bir tarımsal üretimi desteklemelidir. Bu mücadeleyi çiftçi tek başına yapamaz, devlet Milli Ekonomi Modeli'nde ifade edildiği "Baba Devlet" anlayışıyla, güçlü bir devlet olarak çiftçiyi her türlü desteklemek zorundadır.
Çiftçilerimiz ve tarım ürünlerine ihtiyacı olan bizler eğer bu konuda da aydınlık bir gelecek istiyorsak Milli Ekonomi Modeli'nin tarım projelerini hayat geçirecek olan BTP'ye ve lideri Hüseyin Baş'a fırsat vermeliyiz.
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025